Omurgalı sınıfları hareketli olmaları, bulundukları yerlerden çok uzak noktalara olmasa da gidebilmelerini sağlamaktadır. Kuşlar farklı davranış modellerine sahiplerdir. Bu nedenle etki araştırırken tür düzeyinde izlenilmesi gerekir. Bazı göçmen kuşların davranışlarından RES’lerden olumsuz etkilendikleri saptanmıştır. Bu nedenle araştırmacılar, RES’lerin tesis yapılmadan ve tesis yapıldıktan sonra gözlemin en az iki yıl süreyle yapılmasının gerekliliği vurgulanmıştır.
Dünya’da ve Türkiye’de işler durumda bulunan türbinlerin bulundukları alanda yapılan çalışmalar ve elde edilen veriler türbin-kuş etkileşiminin çok ciddi boyutlarda olmadığı yönündedir. Örneğin Drewitt & Langston (2006), İngiltere’de 1234 türbinin bulunduğu 101 işletmede yaptıkları çalışmada, türbinlerin kuşları etkilediğine dair önemli bir bulgu kaydetmemişlerdir. Ancak alandaki teknolojik yapılaşmaya, topografyaya ve tür kompozisyona göre tehditler değişeceğinden, bu kadar farklı değişkenlerin etki boyutlarının bilinebilmesi için her birinin ayrı ayrı incelenmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Kuşların genellikle çarpmalardan korundukları ve rüzgâr türbinlerine doğru uçmadıkları bilinen bir gerçektir. Rüzgâr türbinlerine çarpma oranı 1/1000-10000 iken oldukça yüksek rakımlı Belçika’nın Zeebrugge Bölgesi’nde çarpma kayıtları bulunmaktadır. Utgrunden (İsveç)’de türbinlerin bulunduğu alanda 500.000’ini aşkın bir toplulukta oldukça düşük oranda kayıp olduğu Petterson& Stalin (2003) tarafından saptanmış- tır. Türkiye’de bu tehdit daha düşük boyutlardadır. Bu Rüzgâr Elektrik Santrallerinden 48 tanesi önemli kuş göç yollarının olduğu alanlarda bulunmaktadır. Bu tesislerden bazıları 2006 yılında faaliyete başlamış, geçen 9 yıllık süreçte önemli kuş göç yollarının olduğu bu bölgelerde kuş ölümlerine ilişkin bir veriye rastlanmamıştır. Bu bölgelerde araştırma yapan araştırıcılar türbinlerin kuşlara olan olumsuz etkilerinin çok çok düşük olduğunu vurgulamışlardır.
10.4.1 Rüzgâr Enerji Santralinde Karkas Arama ve Habitat Kontrolü Çalışmaları
10.4.1.1 Çalışma Yöntemi
RES projelerinin lokal ve göçmen kanatlı formlar üzerine etkilerinin söz konusu olup olmadığını belirlemeye yönelik olarak bütün dünyada istifade edilen temel yöntem İzleme çalışmalarıdır. İzleme çalışmaları, hedef organizma grubunun kanatlılardan birisi olan kuşlar veya diğeri olan yarasalar olmasına göre bazı farklılıklar göstermektedir. Fakat izleme çalışmaları her iki grup için de ana hatları ile aynıdır. Bunlar:
a) Karkas Aramaları/Kontrolleri
b) Ornitolojik/Yarasalara Yönelik Gözlemler şeklindedir.
Bu iki çalışma arasında en önemli fark yarasalara yönelik çalışmalar kapsamında ultrasonik donanımlardan istifade edilmesidir. Bunun dışında kalan uygulamalar teoride birbirinden çok farklı değildir.
Aşağıda bahsedilen izleme çalışması 2016 ve 2017 yılları arasında faal bir şekilde çalışan santralde yapılmıştır. (Santral 6 Adet Türbinden oluşmaktadır 6×3 :18MW)
RES işletmesine yönelik olarak talep edilen izleme çalışmalarının esası karkas aramaları/kontrollerine dayanmaktadır. Bu uygulama her çalışma gününde sahaya ulaştıktan sonra türbinler merkezde kalacak şekilde en az 100, en fazla 150 metre çapında dairelerin görsel olarak kontrol edilmesi esasına dayanmaktadır. Bu amaçla her bir türbin için 10 dakika civarında vakit ayırmak yeterli olmaktadır. RES İşletmesi bünyesinde aktif türbinin söz konusu olması ve türbinler arasında çok fazla mesafelerin bulunmaması nedeniyle tüm türbinler civarında karkas aramalarını gerçekleştirmek için küçük sahalarda 1 saat civarında, büyük sahalarda ise bu süre artmaktadır.
Sonbahar dönemine yönelik olarak idare tarafından talep edilen çalışmalardan birisi de habitat kontrollerine yöneliktir (Doğa Koruma ve Milli Parklar Dairesi Başkanlığı). Daha çok ilkbahar döneminde sonuç vermesi beklenen bu çalışma kapsamında daha önce sahada görülemeyen, barınma ya da yuvalama amacıyla sonradan sahayı seçen formların tespit edilmesine yönelik çalışmalar için de sahanın tamamı gezilerek görsel kontroller gerçekleştirilmektedir. Zaten karkas aramaları için türbinler civarı dolaşılmaktadır. RES işletme sahasının çok büyük bir fiziksel sahaya yayılmaması nedeniyle yaklaşık olarak 1,5-2 saat içerisinde sahanın tamamını görsel olarak gözden geçirebilmek mümkün olmaktadır. Çalışmaların sonbahar dönemine yönelik olması ve sonrasında ilkbahar göç dönemine kadar kalan yaklaşık 1 aylık zaman diliminde kış dönemine yönelik olarak da gözlemler ve aramalar gerçekleştirilmiştir. Kasım ayı başından şubat ayı sonuna kadar olan zaman diliminde toplamda 14 günlük saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bunun yarısı sonbahar dönemine, kalan diğer yarısı da kış dönemine aittir.
10.4.1.2 Çalışmaların Sonuçları
2016 Yılı Çalışmalarında Elde Edilen Bulgular
RES işletmesine yönelik olarak 2016 yılı sonuna isabet eden ve kış dönemine ait gözlemler de içeren sonbahar dönemi izleme çalışmaları sonucunda türbinler civarında hiçbir kuş ve yarasa karkasına rastlanamamıştır. Bu dönemde üzerinde durulması gereken önemli bir nokta ise RES İşletmesi bünyesinde tesis edilmiş ve işletme aşamasında olan rüzgâr türbinleri ile ilgili olarak gerçekleştirilen çalışmalardır.
RES işletmesine yönelik olarak 2016 yılı sonbahar dönemi 2017 yılının ilk iki ayında gerçekleştirilen, sonbahar göç dönemiyle bağlantılı kış dönemi izleme çalışmaları birbirinin devamı şeklinde olacak şekilde ve 2016 yılının kasım ayı başında başlatılmıştır. Aralıksız olarak sürdürülen çalışmalar 2017 yılı şubat ayı sonlarında tamamlanmıştır. Söz konusu zaman dilimi içerisinde rüzgâr koşullarının uygun olduğu süreler boyunca elektrik üretimi gerçekleştirilerek ulusal sisteme aktarılmıştır. Metin içerisinde de ifade edilmiş olduğu gibi aslında ilk- bahar ve yaz döneminde gerçekleştirilmesi gereken saha gözlemleri ve habitat kontrollerinde sonuç vermesi beklenen yuva aramaları bu dönemde de gerçekleştirilmiş, 2016 yılı izleme çalışmalarının tamamlanması sonrasında işletme alanına veya yakın civarına gelerek burayı kendine yurt seçen ve ikinci, hatta üçüncü kuluçka yapan türlere ait bireylerin olup olmadığı kontrol edilmiştir. Bu dönemde, beklendiği üzere bu konularda herhangi bir tespit söz konusu olmamıştır. Çalışmanın gerçek sonuçlarının ilkbahar dönemi saha kontrolleri esnasında elde edilmesi beklenmektedir.
2017 Yılı Nisan-Ağustos Dönemi İzleme Çalışmalarında Elde Edilen Bulgular
RES İşletmesi’ne yönelik olarak 2017 yılı ilkbahar ve yaz mevsimine isabeteden, karkas aramalarının ağırlıklı olarak gerçekleştirildiği ve toplamda 18 gün sürdürülen izleme çalışmalarında işletme aşamasına geçilmiş olan işletmesi kapsamındaki 6 adet rüzgâr türbini ile ilgili olarak gerçekleştirilen çalışmalar iki ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlardan ilki yarasa ve kuş karkas aramaları sonuçları, diğeri de bu dönemde sahada ornitolojik açıdan önceki döneme kıyasla farklı ornitolojik bulguların tespit edilmesine yöneliktir.
1) Yarasa ve Kuş Karkas Aramaları Sonuçları:
a) Yarasa Karkasları Aranmasına Yönelik Çalışmaların Sonuçları: Nisan-Ağustos 2017 dönemi Çeşme-RES İşletmesine ait 6 adet türbinin dibinde ve yakın civarında gerçekleştirilen habitat kontrollerinde hiçbir yarasa karkası tespit edilememiştir.
b) Kuş Karkasları Aranmasına Yönelik Çalışmaların Sonuçları: Nisan-Ağustos 2017 dönemi çalışmaları kapsamında Çeşme-RES İşletmesi bünyesindeki rüzgâr türbinlerinin dibinde ve yakın civarında gerçekleştirilen habitat kontrollerinde hiçbir kuş karkası da bulunamamıştır.
2) Ornitolojik Açıdan Önceki Döneme Kıyasla Farklı Ornitolojik Bulgulara Yönelik Sonuçlar:
RES İşletmesine yönelik olarak 2017 Yılı Nisan-Ağustos dönemi izleme çalışmalarının ornitolojik kısmında önceki dönemlere kıyasla herhangi bir farklılığın olup olmadığı kontrol edilmiştir. Bu kapsamdaki çalışmalar sahada daha önceki dönemlerde tespit edilemeyen kuş türü ya da türlerinin varlığı; statülerde herhangi bir değişiklik, yani daha önce sahada üremeyen formların üreyip üremedikleri veya popülasyon düzeylerinde herhangi bir radikal değişikliğin olup olmadığı gibi konular üzerinde yoğunlaşılmıştır.
Toplamda 5 ay süren ve 18 günlük saha çalışmalarının hayata geçirildiği, bu döneme ait izleme çalışmalarında ornitolojik açıdan önceki dönemlerde tespit edilen türler, statüler ve popülasyonlarla ilgili olarak kayda değer farklılıklar, yani artış veya eksikler tespit edilememiştir.
10.5 Rüzgâr Enerji Santralinde Peyzaj
10.5.1 Peyzaj Onarımı
Sulak alanlar, su kıyıları, göletler, barajlar, kapatılan maden ocakları, karayolları, demir yolları, limanlar, havaalanları, boru hatları, erozyona duyarlı alanlar ve benzeri şekilde müdahale edilmiş peyzajların onarımı, iyileştirilmesi ve geliştirilmesine yönelik her türlü peyzaj planı, tasarımı, izlenmesi ve denetlenmesidir.
10.5.2 Peyzaj Analizi
Peyzaj planlama süreci içinde envanter ve analiz çalışmalarının uygulanması, sayısal coğrafik sistemler kullanılarak kartografik bilginin analizi ve yorumlanması, ekolojik yapıyı gösteren bölgesel gelişim planlarının hazırlanabilmesi için bölgesel peyzajın değerlendirilmesi, alanın fiziksel, biyolojik ve kültürel kaynak potansiyellerinin, insan aktivitelerinin ve onların kullanım-etki hassasiyetlerinin arttırılması amacı ile belirlenmesi ve değerlendirilmesidir.
10.5.3 Biyolojik ve Teknik Onarım
Biyolojik onarım çalışmaları sürecinde, onarımın amacı doğrultusunda ekosistem, bütün ekolojik özellikleriyle uygulama alanı ve bitki örtüsü arasında etkileşim sistemidir. Ekosistem içinde uygulama alanı ve bitki örtüsü olmak üzere her iki ana sistem ögesi sürekli olarak birbirlerine bağımlı olup aralarında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Alanın biyotik ve abiyotik faktörleri, bitki örtüsünün gelişmesi ve biçimlenmesini etkilediği gibi aynı şekilde bitki örtüsünden de etkilenmektedir. Gerek otsu gerekse odunsu olsun bitkilerin onarım açısından işlevleri aşağıda sıralanmıştır:
- Toprak üstü kısımları ile yağmur damlalarının enerjilerini absorbe edip, doğrudan toprağa çarpmasını önleyerek toprak yüzeyini korur.
- Toprak yüzeyinde belirli bir yüksekliğe dek yaptığı örtüleme ile yüzeydeki su ve hava hareketini önleyerek bunların erozif etkilerini azaltır.
- Toprakaltı kısımlarıyla toprak kütlelerini derinlere kadar tutarak hareketlerini önlemede yardımcı olur.
- Toprağı gölgeleyip evaporasyonu azaltarak erozyona olan duyarlılığı düşürür. Artıklarıyla toprağın organik madde miktarını ve su tutma kapasitesini artırır. Transpirasyon yoluyla su döngüsüne katkıda bulunur.
Onarım sürecinde kullanılacak bitki materyalinin seçiminde birçok faktörün dikkate alınması gerekir. Bu faktörler aşağıdaki baslıklar altında toplanabilir.
- Ekolojik Kriterler: Bitkiler öncelikle getirileceği alanın içinde bulunduğu bölgeye, sonra da alanın mikro-ekolojik özelliklerine uyum göstermelidir. Yıllık sıcaklık dağılımları ile maksimum ve minimum sıcaklıklar, yağış miktarı, toprak ve hava nemi, tuzluluk, kireçlilik, rüzgâr, toprak pH’ı, hava, toprak ve su kirliliği gibi kısıtlayıcı özellikler seçimde önemli rol oynar.
- İşlevsel Kriterler: Birbirini çeşitli özellikler bakımından tamamlayan bitkiler seçilerek başarı şansı arttırılmalıdır. Toprak yüzeyini iyice örten, yoğun dal ve yaprak dokusuna sahip, yüzeydeki su ve toprak hareketlerini önleyen toprak üstü aksanıma, derin ve güçlü kök yapısına sahip, rizom ve stolonlarıyla alana yayılabilen bitkiler olmalıdır. Gelişme hızı yavaş, dallar kırılgan olmamalıdır.
- Kültürel Kriterler: Seçilen bitki; çalışılacak alanın büyüklüğüne bağlı olarak kolay ve bol miktarda üretilebilmeli, özel cihaz, yapı ve kimyasal maddeler gerektirmemelidir. Gerek üretim yerinde gerekse dikildiği ekildiği yerde bakım ihtiyaçları minimal düzeyde olmalıdır.
- Ekonomik Kriterler: Bitkilerin, uygulama yapılacak alanda en ekonomik biçimde temini, özel bazı soranlar dışında temel ilke olarak alınmalıdır. Birbiri yerine kullanılabilecek bitkilerden en kolay ve ucuz biçimde elde edilebilecek ve ekim- dikimi en ekonomik yolla gerçekleştirilecek, nakliye gideri en düşük, tutma şansı en yüksek bitkiler tercih edilmelidir. Onarım çalışmalarında bitkilendirme sürecinde çeşitli ekim dikim yöntemleri kullanılabilir. Bunların seçiminde mevcut bitkisel materyalin çeşidi, miktarı, uygulama ekipmanı ve işçi mevcudu gibi faktörler rol oynar.
10.5.4 İnşaat Aşaması
10.5.4.1 Uygulama
10.5.4.1.1 Toprak Sıyırma ve Depolama
İnşaat döneminde dikkat edilmesi gereken en önemli aşama iyi bir ‘‘Üst Toprak Yönetimi’’dir. Enerji Santrali Projesi kapsamında inşaat çalışması yapılacak tüm alanlarda üst toprağın sıyrılması ve inşaat süresince alt toprakla karışmayacak şekilde gerekli önlemler alınarak korunması hedeflenmelidir. Bu önlemler aşağıda belirtilmiştir:
- Üst toprak minimum 15 cm, maksimum 30 cm derinliğe kadar sıyrılmalıdır. Üst toprak derinliğinin 15 cm’den daha az olduğu yerlerde, üst toprağın tamamı dikkatlice sıyrılmalı ve ayrı bir yerde depolanmalıdır.
- Üst toprak, araç ve iş makinelerinin sıkıştırmayacağı veya kirlenmeye maruz kalmayacağı yerlerde, kayıp ve bozulmayı en düşük düzeyde tutacak koşullarda depolanmalıdır.
- Üst toprak alt toprakla karıştırılmamalı, ayrı yerlerde depolanmalı veya jeotekstil yayılarak karışımın önlenmesi gibi uygulamalar yapılmalıdır.
- 2 metreden yüksek olmayan ve yamaç eğimleri 45º’den küçük açık hendeklerle drene olan stok alanlarında toplanmalıdır.
- Yığının üstü, yağışın içeri islemesini azaltacak, ama havasız (anaerob) koşulların gelişimini engelleyecek düzeyde, hafifçe sıkıştırılmalıdır.
- Gerek olduğunda, toprak stokunun dış çevresine stabilizasyon destekleri yerleştirilmeli, taşkınlardan korunması sağlanmalıdır.
- Üst toprak hiçbir şekilde yataklama materyali olarak kullanılmamalıdır.
Böylelikle inşaat sonrasında bitkilendirme sürecinde; bitki gelişimi için en önemli faktör olan toprak (verimli/üst toprak katmanı) korunarak, dikim için uygun ortamlar sağlanmış olacaktır.
10.5.4.1.2 Geçici ve Kalıcı Erozyon Önlemlerinin Alınması
İnşaat boyunca dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli konuda proje alanlarının erozyon açısından değerlendirilmesidir. Erozyon ve heyelan riski proje alanı için çok yüksek olmasa da inşaat döneminde ve inşaat sonrası dönemde özellikle eğimli alanlarda gerekli önlemler alın- malıdır. İnşaat çalışmaları sırasında üst toprak sıyrıldığı, yüzey örtüsü ve ağaçlık alanlar tahrip olduğu, mevcut bitki örtüsü kaldırıldığı, arazi topografyası değiştirildiği ve mevcut stabil arazi plastiği bozulduğu için inşaat tamamlanıncaya kadar gerekli olan noktalarda geçici erozyon önlemleri alınmalıdır. Özellikle RES projelerinde mevcut rüzgâr potansiyelinden yararlanarak maksimum seviyede enerji üretimi için türbinler tepe noktalarına yerleştirilmektedir. Bu noktalara erişim için açılacak yollar arazideki eş yükselti eğrilerinin değişimine, yan ve dik eğimlerde çalışılmasına neden olmaktadır.
Bu alanlarda yapılacak çalışmalarda erozyon ile ilgili geçici önlemlerin alınması gerekmektedir. Böylelikle; toprak kaybına ve arazi veriminin düşmesine, sediman taşınması ile akarsularda su kalitesinin düşmesine ve oluşabilecek bir kayma ile ciddi topografik değişiklikler oluşmasına engel olunabilecektir. Bu nedenle inşaat çalışmalarında üst toprak sıyrıldıktan sonra ilk olarak, alt toprağın kaldırılması aşırı erozyona neden olmayacak ve erozyondan etkilenmeyecek biçimde gerçekleştirilmelidir.
Arazinin hazırlanması, inşaat ve tesis aşamasındaki faaliyetler kapsamında aşağıdaki geçici erozyon önlemleri yürütülebilir:
- Yüzey akısını kesintiye uğratmak ve tabanın oyulmasını önlemek amacıyla, malzeme birikintileri bırakılabilir. (Şekil 10.13)
- Eğimlerin kesilmesi gerektiğinde mini savaklar oluşturularak, eğim boyunca akıntının aşağıya deşarjı sağlanabilir.
- Çökmeler, toprak kayıpları gibi durumların önlenmesi için sürekli izleme yapılmalıdır.
- Gerektiğinde, yüzey toprakla ve bir erozyon şiltesiyle kaplanarak, yerli türde tohumla veya çalılarla bitkilendirilebilir.
- Ağaçlandırma ve peyzaj çalışmaları sırasında dikilebilecek bitki türleri bölgenin vejetasyonunda yer alan ağaçlardan kullanılmalıdır.
Alınacak bu önlemler inşaat sırasında tehlikeli bir durumla karsılaşmamak (göçük, heyelan, yıkılma vb.) hem de arazi topografyasında daha fazla zararlar oluşmasına engel olmak için yapılması önerilen uygulamalardır. Ayrıca inşaat sonrasında; peyzaj onarımındaki en önemli hedef stabil olmayan, onarımı yeni yapılmış alanlarda oluşabilecek üst toprak erozyonunu önlemektir.
10.5.5 İnşaat Sonrası
10.5.5.1 Yönetim, Kontrol ve İzleme
İnşaat sonrasında özellikle kazı dolgu çalışmaları (orijinal arazi topografyasının bozulması) ve kalıcı tesis yapılarının inşaatıyla, proje alanın bulunduğu bölgede doğal peyzaj üzerinde fiziksel ve görsel açıdan değişimler meydana gelecektir. Bu değişimlerin boyutu inşaat süresince yapılacak koruma tedbirleri sayesinde minimuma indirilebilir, dolayısıyla onarım çalışmalarının daha hızlı ve kısa sürede büyük başarı oranıyla sonuçlanmasına yardımcı olur. RES inşaat çalışmaları sonrasında türbin platformunun kenarındaki şevler, yeni açılacak yolların ke- narlarındaki şevler, şalt sahası ve idari ve sosyal binalar etrafındaki alanlar inşaat sonrasında tamamen değişime uğrayacaktır. İnşaat sonrasında yapılacak peyzaj onarım planı öncelik sırasına göre yapılmalıdır. Buna göre türbin platformu kenarındaki yüksek şevler 1.derecede; yeni açılacak yolların kenarlarındaki şevler 2. derecede ve şalt sahası ve idari ve sosyal binalar etrafındaki alanlar 3. derecede onarım gerektiren alanlardır.
10.5.5.2 Bitkilendirme Süreci
Peyzaj onarım çalışmalarında doğru mühendislik ve teknik uygulamalarıyla birlikte en önemli ana unsurlardan biri de bitki materyalidir. Bitki materyali peyzaj onarım çalışmalarında doğru kullanılmadığı takdirde hem çalışmanın başarısız olmasına hem de istenmeyen peyzaj ortamlarının oluşmasına neden olacaktır. RES projesi sonrasındaki peyzaj onarımı kapsamında yapılacak bitkilendirme çalışmaları ile türbin platformu üzerine hayvanları çekebilecek bitkisel örtünün oluşturulmaması önerilmektedir ancak özellikle türbin platformu kenarında ortaya çıkabilecek yüksek şevlerin erozyona duyarlılığı nedeniyle inşaat çalışmalarını izleyen en kısa zaman içinde bitkilerle stabil duruma getirilmesi gerekmektedir. Değişime uğrayacak platform kenarları, yeni yol güzergâhı ile şalt sahası etrafında uygun bitkilendirmenin başarıya ulaşması aşamasında bitki türü kadar, dikim yöntemlerinin doğru ve uygulamayı yapan personelin uzman olması gerekmektedir.
Doğru ve başarılı bir dikim için;
- Alanın ve toprak hazırlığının yapılması (Şekil 10.17),
- Alana uygun, sağlıklı ve formlu fidanların kullanılması,
- Fidanların dikiminden önce köklerin budaması yapılmalı (ters dönmüş, fazla uzamış), uygun derinlik ve genişlikte çukur açılmalıdır.