10.6 Rüzgâr Enerji Santrallerinde Karbon Piyasası ve İklim Değişikliğine Etkisi

Erman KAYA
10.6 Rüzgâr Enerji Santrallerinde Karbon Piyasası ve İklim Değişikliğine Etkisi

Günümüzün en büyük sorunlarından biri olan küresel ısınma yıllar geçtikçe etkisini iklim değişikliği olarak göstermekte ve dünyanın yaşanılabilirliğini azaltmaya devam etmektedir. Araştırmalara göre küresel ısınmayı durdurmak ve dünyamızın yaşanılabilirliğinin korunması için 2050 yılına kadar zamanımız bulunmaktadır. Ayrıca Dünya Nükleer Birliği’ne (World Nuclear Assosication) göre, 2040 yılına kadar elektrik talebi günümüz kullanımının 2 katına çıkacak. Küresel ısınmayı yavaşlatmak, hatta geri döndürmek ve enerji ihtiyacını karşılamak için karbonsuz (carbon-free) bir geleceğe ihtiyaç duyulmakta, bunun için de yenilenebilir enerji kaynakları enerji santralleri yaptıkları düşük karbon salınımlarıyla geleceğimizde çok önemli bir yere sahip olacaktır.

Rüzgâr enerjisi de gelecekte öngörülen hızlı büyüme ile dünya elektrik piyasasında giderek daha da önemli bir rol oynamaktadır. Küresel enerji krizi ve çevre kirliliğinin artan şiddeti ile birlikte, temiz enerjinin, özellikle yenilenebilir enerjinin sömürülmesini teşvik etmek, fosil yakıt tüketimini ve karbondioksit emisyonlarını azaltmanın etkili bir yolu haline geldi.

Artan dünya nüfusuyla birlikte, özellikle elektrik için artan bir talep yaratmaktadır. Bu yüzden en yaygın karbon bazlı geleneksel enerji kaynağı olan kömür hem sınırlı sayıda olup hem de yaptıkları karbon salınımlarıyla çevreye fazlasıyla zarar vermektedir. Böylelikle çevreye zararları en az olan zarar vermeyen yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına olan ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. Gelecekte yasaların değişmesiyle, yenilenebilir, hibrit depolamalı enerji santrallerinin karbon salınımı olmayacaktır. Dünyadaki sınırlı sayıda yenilenemeyen enerji kaynağı nedeniyle mevcut arzımızı korumak; rüzgâr, güneş ve hidroelektrik gibi yenilenebilir kaynakları en verimli şekilde kullanmak, doğal kaynaklarımızın gelecekte de kullanılabilir olması önemlidir.

Amerikan Rüzgâr Enerjisi Örgütü’nün yaptığı araştırmalar rüzgâr enerjisi kullanımının yarattığı mucizeleri bir kez daha gözler önüne sermektedir. Araştırmaya göre 1 MW rüzgâr enerjisi diğer kaynaklara kıyasla yılda 1,500 ton CO2, 6,5 ton SO2 (kükürt dioksit) ve 3,2 ton NO (azot oksit) salınımını engellemektedir.

Türkiye yenilenebilir enerji bakımından bu kadar zenginken, yenilenebilir enerji üretimi ve kullanımı konusunda birçok ülkenin gerisinde kalıyor. Oysa dünyada yapılan araştırmalar rüzgâr enerjisi kullanımının diğer kaynaklara göre hem çevresel anlamda hem de enerji potansiyeli anlamında büyük avantajlara sahip olduğunu kanıtlıyor. Yukarıdaki gerçeklere dayanarak yaşam döngüsü değerlendirme teorisine göre yenilenebilir enerji kaynaklarının diğer kaynaklardan daha fazla karbon emisyonu yaptığını gözler önüne seriyor.

10.6.1 İklim Değişikliği Bir Çevre Sorunu Mudur?

İklim değişikliği ile mücadelenin başlangıçta çevre sorunlarının çözümü odaklı bilimsel ve teknik bir konu olduğu zannedilirken, artan bilgiler ve araştırmalarla birlikte etkilerinin çok daha kapsamlı olduğu görülmüştür. İklim değişikliği yalnızca sıcaklık ve yağış rejimlerini değil, ekonomik ve sosyal hayatı da etkilemektedir. İklim değişikliği bu yüzyılda küresel ekonomiyi yeniden şekillendirecek konuların ön sıralarında yer almaya başlamıştır. Dolayısıyla iklim değişikliği, neden-sonuç bağları açısından bakıldığında tam anlamıyla özgün bir çevre sorunu da değildir. Fen bilimlerinin konusu olduğu kadar aynı ağırlıkta sosyal ve ekonomi bilimlerinin de çalışma alanında yer almaktadır. Bu durum ilgili kesimlerin çok geniş bir perspektifte iklim değişikliği ile mücadelede yer alması ihtiyacını doğurmaktadır.

İklim değişikliğine karşı yenilenebilir enerji çözümleri çoğaltılmalıdır.

Uygulamada, temiz enerjinin ve yenilenebilir enerjinin her ikisi de elektrik üretmek için doğal faktörleri ve güçleri kullanan enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir kaynaklar, sürdürülebilir bir gelecek için mücadelede kritik bir rol oynamaktadır. Çünkü fosil yakıtların aksine, bunlar herhangi bir karbon kirliliği veya diğer ısı hapseden sera gazı üretmemektedir. Yani iklim değişikliğine neden olmadan elektrik üretebilmektedirler. İklim değişikliği konusundaki kaygılar, enerji politikalarını çevreyle ilgili tartışmalarının merkezine koymuştur. Enerji, karbon emisyonlarının temel belirleyicisi durumundadır ve birçok sektörün üretim süreçlerini belirleyen ve devamlılığını sağlayan en önemli girdilerdendir. Karbondioksit (CO2)’in dışında, metan (CH4) ve diazot monoksit (N2O) enerji sektöründen yayılan güçlü sera gazlarıdır. Yenilenebilir enerji, genel anlamda, sürekli devam eden doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerji olarak tanımlanabilir. Uluslararası Enerji Ajansı, yenilenebilir enerji kaynaklarını biyoenerji, güneş enerjisi, jeotermal enerji, hidrolik enerji, okyanus enerjisi ve rüzgâr enerjisi olarak sınıflandırmaktadır. İklim değişikliği ile mücadelede yenilenebilir enerji kaynakları ve azami enerji verimliliği sağlayan teknolojiler ve yatırımlar epeydir dünya gündemini meşgul etmektedir. Burada kilit nokta, bu enerjinin doğal süreçlerden kaynaklanması ve tüketildiği hızdan daha yüksek bir hızda yenilenmesidir.

10.6.2 Emisyon (Salım) ve Emisyon Azaltımı Ne Demektir?

Gaz ya da gaz ve partikül karışımlarının atmosfere verilmesine emisyon (salım) denir. Azaltım (mitigasyon), iklim değişikliğine neden olan insan kaynaklı sera gazlarının kontrol altına alınması, azaltılması ve tutulmasına yönelik önlemlerdir. Emisyon azaltımı, her türlü sektör faaliyeti sonucu gerçekleşen karbondioksit eşdeğer ton (sera gazlarının küresel ısınma potansiyelinin karbondioksit gazı cinsinden ifade edilen bir metrik ton cinsinden birimi) birimindeki sera gazı emisyonlarının azaltılması, sınırlandırılması veya tutulması anlamına gelir. Azaltım iklim değişikliği bağlamında, sera gazı kaynaklarını azaltmayı ya da karbon yutaklarını artır- mayı amaçlayan insan kaynaklı müdahaleleri ifade eder. Karbon yutaklarını arttırma faaliyetleri iklim değişikliğinin etkilerine uyumu da içeren geniş bir çerçeveyi kapsar. Bu durum iklim değişikliği ile mücadelede hem sera gazı emisyonlarını azaltmada hem de iklim etkilerine uyum sağlamada çok boyutlu bir yaklaşımı gerektirir.

10.6.3 Karbon Piyasası ve Gönüllü Karbon Piyasası Nedir?

Sera gazı emisyon azaltım sertifikalarının alınıp satıldığı piyasaya denir. Gönüllü karbon piyasaları; hükümetlerin iklim değişikliği ile mücadele hedefleri ve politikalarından bağımsız olarak geliştirilmiş; iş dünyasından, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve bireylere kadar ilgili her kesimin karbon denkleştirme maksadıyla katılım sağlayabileceği niteliğe sahip piyasalardır. Kuruluşlar; faaliyetleri çerçevesinde oluşturdukları sera gazı emisyon miktarlarını hesaplayarak (karbon ayak izlerini ölçerek) bu emisyonlarını azaltmak ve dengelemek için sera gazı emisyon azaltımı sağlayan projelerin üretmiş oldukları karbon sertifikalarını satın alırlar. Kyoto Protokolü’nün emisyon ticaretine konu olan esneklik mekanizmalarından yararlanamayan ülkelerde (Türkiye gibi) bu mekanizmalardan bağımsız olarak işleyen, çevresel ve sosyal sorumluluk ilkesi çerçevesinde kurulmuş olan Gönüllü Karbon Piyasası’na yönelik projeler uygulanmaktadır.

10.6.3.1 Karbon Finansmanı Nedir?

Karbon finansmanı, sera gazı emisyon azaltımlarını satın almak üzere bir projeye sağlanan kaynak şeklinde tanımlanmaktadır. Karbon finansmanın kullanılmasına zemin yaratan karbon piyasaları; Kyoto Protokolü’nün 2004’te yürürlüğe girmesinden bu yana büyümeye devam etmektedir.

10.6.3.2 Karbon Ticareti (Emisyon Ticareti) Sistemi Nedir?

Gelişmiş ülkelerin, sayısallaştırılmış sera gazı azaltım hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırmak ve karbon emisyonlarını azaltıcı uygulamaları daha düşük maliyetle gerçekleştirmek; gelişmekte olan ülkelerin ise karbon finansına ve temiz teknolojilere erişimini kolaylaştırmak için Kyoto Protokolü’nde emisyon ticareti mekanizmaları tanımlanmıştır. Karbon ticaret sistemi, basit bir mekanizmadır. Sisteme göre, sera gazı emisyonunu belirlenen hedeften daha fazla azaltan bir şirket ya da ülke, gerçekleştirdiği bu ek indirimi başka bir şirkete veya ülkeye satabilmektedir. Böylece gelişmiş ülkelerin, sera gazı emisyon hedeflerine ulaşabilmek için diğer ülke veya şirketlerin salınım haklarını satın alabilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu sistem ile herhangi bir bölgede mevcut olan sera gazı kirliliği diğer bir bölgede sera gazı azaltımı ile dengelenmiş olur. Örneğin; bir firma elektrik kullanımı ve iş seyahatleri nedeni ile 100 ton karbon emisyonuna neden oluyorsa, karbon negatif etkisini sıfırlamak (karbon nötr) için 100 ton karbon kredisi satın alarak bu etkiyi dengeleyebilir.

Bu Makaleyi Paylaş
Takip et:
2008 yılında ABK Enerji A.Ş. şirketi ile rüzgâr birlikteliği başlayan yenilenebilir enerji proje geliştirme işinde uzmanlaşmış, Türkiye’nin 6 ayrı bölgesinde Rüzgâr Enerjisi projesi geliştirmiştir. Başlıca Projeleri 2009 yılında Söke RES 30 mw, 2010 yılında CSP güneş paneli Ar-Ge faaliyetleri, 2012 yılında Kuşadası Jeotermal turizm faaliyetleri, 2013 yılında Çanakkale JES Sera projesi, 2014 Çanakkale Kısacık Res 2 MW lisansız proje geliştirme, 2015 yılında Çeşme RES 18 mw Rüzgâr projesini faaliyete geçirmiş Türkiye de gelişen yenilenebilir enerji sektöründe mevzuat ve teknik anlamda öncülük ederek bu alanda birçok gelişimin içinde bulunmuştur.
Yorum Yap