Nordex Türkiye Finans Ekibi, faaliyetlerini Covid-19 döneminde etkin bir şekilde sürdürüyor. Nordex Türkiye Finans Direktörü Servet İsen, hem firmalarının finansal operasyonları hem de Türkiye’de rüzgâr enerjisi sektörünün finansal görünümüne ilişkin sorularımıza ayrıntılı cevaplar verdi.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
Lisans eğitimi olarak Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi ve Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni tamamladım. Yüksek lisansımı Bilgi Üniversitesi’nde muhasebe ve denetim alanında yaptım. Profesyonel kariyerime yaklaşık 18 yıl önce ENKA İnşaat ve Sanayi A.Ş.’de finans alanında başladım ve sırasıyla Oyak-Renault, Koç Holding A.Ş. ve TTNET A.Ş.’nin ardından Nordex Enerji A.Ş. Türkiye ailesine katıldım. 7 yıldan fazla bir süredir Nordex Türkiye’de Finans Direktörü olarak görev yapıyorum.
Kariyeriniz ve meslek hayatınızın başarılı ilerleyişinde üniversitenizin ve üniversitenizde almış olduğunuz eğitimin mi yoksa kendi yetenek ve istikrarınızın mı daha etkili olduğunu söyleyebilirsiniz?
Üniversite, kişiye kendini geliştirme ve öğrenme temelini sağlamaktadır, iyi bir işe girişte, aldığınız eğitim ve okuduğunuz okulların faydası vardır çünkü iş başvurusu sonucunda görüşme aşamasına gelebilmek için üniversite eğitimi önemli bir ölçüttür fakat bu sadece ilk adımdır. İşe girerken kişinin kendi yetenekleri, karakter/ davranış özellikleri, analitik yetisi gibi etmenler öncelikli olarak değerlendirilmektedir. İşe girdikten sonra ise tamamen kişinin sorumluluk anlayışı, analitik yeteneği, çalışkanlığı, iş performansı, potansiyeli, işe ve şirketine bakış açısı, ekip uyumu gibi unsurlar kariyer gelişiminde ön plana çıkmaktadır.
Nordex Türkiye’de finans fonksiyonu adına Covid-19 sonrasında verimlilik ve sürdürülebilirliğin artırılabilmesi için yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Nordex Türkiye’de finans ekibinde işine hâkim, güvenilir ve çalışkan, sorumluluk sahibi bir ekiple çalışmaktayım. Bu ekibin oluşumunda son yedi yıldır çalışmalar yapıp, kariyerlerininin planlanmasında ve organizasyonun gelişimine öncülük ettim. Nordex Türkiye’de hem şirket faaliyetlerinde hem de finans departmanında verimlilik bizim için çok önemlidir. Özellikle iş yaparken dijitalleşme ve yeni süreçlere
adaptasyon, uzmanlaşma girişimlerimizi devam ettirmekteyiz. Covid-19 salgını sürecinde de gelişen teknolojiler finans tarafında iş yapma yöntemlerini uzun zaman önce değiştirdi ve değiştirmeye daha da devam edecek. Şirketimizde tüm departmanlarımızda entegre ERP sistemleri ve neredeyse her birimde elektronik programların kullanımı yapılmaktadır.
Bu imkân gerek finans departmanımız gerekse de diğer iş birimlerimizde evden çalışma imkânınını sağlamaktadır. Bilahare olarak da, mali idarenin de son yıllarda geliştirdiği elektronik ortamdaki uygulama setleri ile mali işler artık manuel işten sıyrılmış, neredeyse tamamen elektronik ortama taşınmıştır. Sonuç olarak teknoloji değişimi ve gelişimini Nordex Türkiye olarak finans bölümümüzde başarılı olarak uyguladık ve bunun da meyvelerini pandemi döneminde görme imkânımız oldu.
Sizin için finans departmanında çalışan bir personelin olmazsa olmaz genel nitelikleri nelerdir?
Finansın tüm dünyada genel geçer bir meslek olması ve küresel sermaye uygulamaları nedeniyle evrensel olduğunu düşünüyorum. Uygulanan prosedürler ve süreçler şirketlerin faaliyet gösterdikleri endüstrilere göre detaylarda değişebilir ama temelde çalışandan beklentiler ve yaklaşımlar aynıdır. Çalışanlarda aradığımız ilk özellikler olarak çalışma azmi, sebat ve analitik düşünme diyebilirim. Bu Nordex Türkiye’de finans bölümünde çalışan herkeste olmasını önemsediğimiz özelliklerdir. Bunun dışında sorumluluk alma, ekip çalışmasına uyumluluk, yapıcı bir sorgulama içinde bakması, görüşlerini
ekip içerisinde paylaşabilme, dış dünyaya ve yeniliklere karşı adaptasyon yeteneğinin kuvvetli olması aradığımız diğer temel özelliklerdir. Bunu çalıştığım yabancı sermayeli ya da yabancı ortaklı tüm şirketlerde gözlemleme imkânı buldum.
Global bir firmanın Türkiye ayağında, büyük bir organizasyonun finansal faaliyetlerini yürütüyorsunuz. Bize biraz sektördeki geçmişiniz ve mevcut sorumluluklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Türkiye’deki finans operasyonları dolayısıyla benim görev ve sorumluluklarım tabiidir ki global şirketin ve sorumlu olduğumuz bölgelerin operasyonlarıyla paralel yürümektedir. Nordex grubunda çalışmadan evvel rüzgâr enerjisi alanına 2008 yılından itibaren proje fizibilite çalışmalarıyla dahil oldum, Nordex Enerji A.Ş.’de çalışmaya başladıktan sonra sektörde büyük bir değişime tanıklık ettim. Şirketimiz büyük bir yatırım hamlesine girişti ve Türkiye’de yerli ekipman üretimi yatırım projelerinde üst yönetimimiz öncülüğünde çalışan Alman ve Türk ekibimize katkılarım oldu. Nordex grubu yerel üreticileri ile birlikte hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki projeleri için üretim yapan, sektörde ihracat odaklı dönüşümün ve başka global tedarikçilerin Türkiye’ye gelmesine ön ayak olan adımlar atıldı; özellikle İzmir’de istihdamın ciddi bir şekilde artırılmasında katkıda bulunuldu.
Şirketimizin finans bölümündeki operasyonlarımıza da gelirsek, şirketin mali sonuçlarının İFRS/TFRS bazında düzenli olarak raporlanması, uluslararası vergi ve Kamu Gözetim Kurulu mevzuatına uyum ve raporlama konularında sistematik uygulamaların yerleşmesine ekibimde bulunan değerli arkadaşlarımla öncülük ettik. Bunun yanında nakit ve alacak yönetimi, mali ve vergisel sonuçların pekiştirilmesi, denetim ve kontrol faaliyetlerini finans ekibimizle birlikte yürütmekteyiz.
Nordex Türkiye’nin ülkemizde geçmişi ve piyasadaki konumu hakkında bilgi alabilir miyiz?
35 yıllık deneyim ile 30’dan fazla ülkede rüzgâr türbini kurulumu yapan Nordex’in Türkiye’deki ilk faaliyetleri 2007 yılında imzalanan Yuntdağ projesi ile başladı. Bugüne, 2020 yılına geldiğimizde Türkiye’de biri İstanbul’da biri İzmir’de bulunan iki ofisimizle bünyemizde 300’e yakın Türk çalışan sayısına ulaştık, 35’ten fazla mevcut yatırımcıyla, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinin tamamında 76 rüzgâr elektrik santrali projesini hayata geçirmiş durumdayız. Bugün Nordex grubunun toplamda 780 adet türbini rüzgâr kaynağından Türkiye’ye temiz enerji sağlıyor.
2020 Temmuz ayı Türkiye Rüzgar Enerjisi İstatistik Raporu’na göre, Türkiye’nin toplam rüzgâr enerjisi kurulu gücü 8,288 MW’a ulaşmış durumdadır. Nordex Türkiye olarak, toplam 2133 MW’lık kurulu gücümüz ve yaklaşık %26 mertebesindeki pazar payımızla, sektör liderliğimizi güçlü mühendislik ve teknisyen ekiplerimizle her geçen gün büyütmeye ve sektörde fark yaratan uygulamalar geliştirmeye devam ettireceğiz.
Covid-19 süreci hemen hemen tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Nordex Türkiye ve Nordex global olarak özellikle finansal çerçevede ne tür tedbirler aldınız bu süreçte?
Belirttiğiniz gibi Covid-19 sürecinin neredeyse tüm sektörleri olumsuz yönde etkilediği söylenebilir. Azalan ve geri dönüşü belirsiz talepler dolayısıyla bozulan tedarik zinciri çoğu şirketlerde öncelikle nakit ve işletme sermayesi sorunları yaratmaktadır. İşletmelerin alacaklarını zamanında tahsil edememesi aynı zamanda nakit akışı kısıtlamalarına ve tedarikçi ödemelerini ötelemelerine sebebiyet veriyor. Nordex Türkiye olarak güçlü nakit pozisyonumuz ve sağlam bilanço yapımızı bu dönemde de koruduk, pandemiden bağımsız olarak global finansal politikamız nakit ve işletme sermayesi yönetiminde ciddi önlemler aldık. Nakit odaklı ön ödeme imkânlarını araştırdık ve tüm yatırımcılarımızla birlikte kreditörlerimize zamanında ve şeffaf bilgilendirmede bulunarak, güven sağlayarak karşılıklı iletişimde bulunduk.
Nordex global tarafında ise 2017 yılında 2,7 GW’den 2019 yılında 6,2 GW’ya yaklaşan siparişlerden sonra Delta 4000 türbinlerinin performansıyla sağlanan kapasite artışlarına paralel olarak kısa zaman önce piyasa ile paylaşıldığı üzere Alman enerji şirketi RWE’ye 2700 MW kapasiteli proje geliştirme birimi uhdesindeki yenilenebilir enerji portföyünü vergi ve diğer giderler hariç 402,5 milyon euro bedelle devredilmesi üzerine anlaşmaya varıldı. Diğer önemli gelişmeler de Covid-19 sonrası Almanya Federal Hükümeti’nin kredi garanti programı çerçevesinde 350 milyon euro kredi desteğinin de alınması ve 1,2 milyar euro sendikasyon kredisinin gelecek üç yıl için yenilenmesidir.
Bu gelişmeler Nordex grubunun bilançosunu oldukça sağlamlaştırmakla kalmayıp şirketimizin finansal temelinin sağlam ve sürdürülebilir olmasını sağlamaktadır. Bu, gelecekte müşterilerimiz ve pazara sunacağımız tüm servis ve ürünlerimizde yüksek kalite ve standartları korumamızı sağlayacaktır.
Yeni normal dönemine ilişkin mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Gelecek için ne tür öngörülerde bulunuyorsunuz firmanız ve sektör açısından?
Yenilenebilir enerji sektöründe pandemiyi bir tür kriz durumu olarak tanımlarsak krize yanıt verme, toparlanma ve geliştirme adımları atılmaktadır. Bu anlamda ilk olarak Türkiye’de yenilenebilir enerji şirketleri olan müşterilerimiz ve biz altyapımızı, ekibimizi çalışır halde tutmaya ve güvenli enerji arzı bakımından elektrik sağlanmasına odaklanmış durumdayız.
2020 yılının ilk yarısında tüm dünyada talep %3 azalmasına rağmen toplam elektrik enerjisinin %10’lık kısmı güneş ve rüzgâr enerjisinden üretilmiştir. Pandeminin başında Nisan ayında Türkiye’de yenilenebilir enerjiden üretilen enerjinin toplam üretilen elektrik içerisindeki payı %10,36’ya kadar çıkmıştır. Bu anlamda ilk olarak yanıt verme gayet başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir.
Bunun dışında pandeminin başından beri ve önümüzdeki dönemde çalışan hareketinin kısıtlanması durumunda kritik personelin görev başında tutulması, faaliyetlerimizin güvenli bir şekilde yerine getirilmesi için acil durum planlamaları yapılmaktadır.
Rüzgâr enerjisi sektöründe yeterli ve kaliteli insan kaynağı bulunmakta ve etkin planlama ile ikinci bir dalganın yaşanması halinde iş gücü üzerindeki kısıtlar zaman içerisinde operasyonel zorluklar olası görülmemektedir.
Bir diğer önemli konu küresel tedarik zinciri dinamiklerinin yeniden değerlendirilmesinin yapılması ve operasyonel bölgelere optimum malzeme ve ekipman sağlanmasıdır.
Sonuç olarak, sektörümüz yeni normale adaptasyon konusunda üstüne arz güvenliği anlamında yanıt vererek düşeni yapmış, pandeminin yol açtığı bazı zorluklar ve gecikmelere karşın toplarlanmış ve bazı sektörlerde gördüğümüz operasyonel sorunların gelecekte rüzgâr enerjisi sektöründe yaşanmaması için her bakımdan geliştirmeler yapmak için çalışmalarına devam etmektedir.
Gelecek öngörüsü olarak da, pandemiyle de ortaya çıktığı gibi dünyadaki doğal dengeyi bozan nükleer ve fosil yakıtlardan sağlanan enerjilerin her geçen gün azalacağını ve yenilenebilir enerji kaynaklarından enerji üretimi ve tüketiminin katbekat artacağını öngörmekteyim.
Türkiye rüzgâr enerjisi sektörünü geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rüzgâr, güneş, jeotermal enerji gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik üretim fırsatları bulunmakla birlikte, uygun tarife garantileri ile desteklenen teşvik mekanizmaları, haliyle bu sektöre yapılan yatırımları yoğunlaştırdı. Ülkemizde enerji sektörü son 10 yılda en kayda değer büyümeyi gösteren sektörler arasında ilk beşte yer alıyor. Bunda rüzgâr enerjisi sektörünün yeri çok büyük. 2010 yılında 1000 MW’ları konuşurken bugün 8300 MW’lara ulaştık. Bu ilerlelemelerin beraberinde getirdiği yan sanayiler ve iş gücü sektörümüzün iyi bir noktaya geldiğinin göstergesidir.
YEKDEM mekanizması sona erdi ve henüz ikame bir sistem de kurulmadı. Bugüne kadarki teşvik mekanizmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni teşvik sisteminin nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Yenilenebilir enerji çevreci ve güvenilir bir yatırım olmasının yanı sıra özellikle fosil yakıtlara bağımlılığı azaltması, enerji çeşitliliğini artırması ve ekonomik olarak oluşabilecek risklerin de önüne geçilebilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Bilindiği gibi YEKDEM mekanizması bu yılın sonu itibariyle bitiyor. Enerji sektörü genelinde ve özellikle birebir olarak yenilenebilir enerjide rüzgâr enerjisi yatırımlarının ve yerli üretimin önünü açan en efektif güvence mekanizması olarak YEKDEM mekanizması olduğunu söyleyebiliriz.
Yatırım projelerinin fizibiliteleri döviz bazlı minimum sabit fiyat uygulaması ve yerli teşviklerle daha doğru yapılabiliniyor. Her şeyden önce enerji projeleri uzun vadeli yatırımlar olduğundan bankalar ve finansman sağlayan diğer kuruluşlar için düşük riskli ve yatırımların öngörülebilirliği sebebiyle uzun vadeli, diğer projelere görece daha uygun oranlarda ve daha kolay kredinin verilmesini sağlayabiliyordu.
YEKDEM mekanizması sektörün bugün 8,300 MW’lara çıkmasındaki en büyük etkendir. Nordex grubu olarak ve diğer türbin üreticileri bu teşvik sistemine uyum sağlayabilmek için know-how ve üretim anlamında ekipman üretiminde uzmanlaşmış uluslararası firmalarla birlikte Türkiye’de ciddi yatırımlar yaptık. Bunun akabinde yerli alt ekipman üretimi yapan diğer firmalarla da iş birliği yaparak onları uluslararası standartlara kavuşturduk.
Sadece ekipman üretimi değil, danışmanlık, servis-bakım, lojistik, projelere ekipman desteği sağlayan firmalar da çok ciddi ilerlemeler kaydetti ve bugün dünya standartlarında ekipmanların yanında yetişmiş teknik eleman ve uluslarası düzeyde Türk yöneticilerimizin liderlik ettiği ekiplerimiz oldu.
YEKDEM mekanizmasının benzer bir mekanizma ile bir süre daha sürdürülmesi gerektiğini düşünmekle birlikte; YEKDEM’in değişen halinin bankaların finansman açısından kabul edebileceği ve yerli malı teşviğinin devam edeceği bir sistem olmasını sektördeki ivmeyi devam ettirebileceğini belirtebilirim.
Yerli üretimin de desteklendiği yeni bir destek mekanizması, ülkemizde üretim yapan ve üretimlerinin büyük bir kısmını yurtdışına ihracat yoluyla türbin üreticisi büyük firmalara satarak ülkemize başta döviz ve istihdam kazandıran kanat, kule, ankraj ve jeneratör üreticisi firmaların mevcut yerli operasyonlarını destekleyecektir.
Enerji Bakanlığımızın yaptığı çalışmalar neticesinde Türkiye’de toplam rüzgâr potansiyelinin yaklaşık 48 GW olduğu biliniyor; öyleyse bu potansiyelin değerlendirilebilmesi için sektörün tüm paydaşları olarak üreticiden yatırımcıya, politika belirleyen siyaset kurumuna ve regülatör olarak kamu otoritesine çok iş düşüyor.
Bizim de türbin üreticisi olarak temennimiz en azından benzer bir mekanizma ile Türkiye’de rüzgâr enerjisi potansiyelinden daha yüksek oranlarda faydalanılmasıdır.
Türkiye piyasasındaki rekabet ortamını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nordex grubunun faaliyet gösterdiği otuzdan fazla ülke içerisinde Türkiye dördüncü en büyük pazar konumunda bulunuyor. Nordex, Türkiye’de multi-megavatt türbin üreticileri içerisinde dünya çapında olduğu sıradan daha yüksek bir sıradadır ve 2016 yılından itibaren sektör lideri olarak konumlanmıştır. Böylece Türkiye’deki faaliyetlerimizin global operasyon açısından ne denli önemli olduğu kanıtlanmış oluyor.
Her ülkede olduğu kadar elbette rekabet ülkemizde de var ancak Türkiye pazarında daha çok Avrupa menşeli türbin üreticilerinin tercih edildiğini görüyoruz, bunu pazar paylarından da anlayabiliyoruz, özellikle de sektörün ihtiyaçlarını önceden görüp ülkemize daha önce yatırım yapan Alman türbin üreticilerine ciddi bir güven var. Bu da bize düşen yükü hem artırıyor hem de bizi motive ediyor.
Yatırımcılar daha evvel genel olarak söylemek gerekirse rüzgâr enerjisinde geliştirdikleri ilk projelerinde türbin tedariki yaptıkları firmalarla çalışmaya devam etmeyi tercih ediyordu, fakat bu eğilim zaman içinde kırılmaya başladı ve biz daha önceden çalışma imkânı bulamadığımız büyük enerji yatırımcılarına türbin tedariği ve servis bakım anlaşmaları imzalayıp başarıyla türbinlerini devreye aldık. Özellikle Nordex grubunun bir hub’ı olarak faaliyet gösterdiğimiz Türkiye ve Ortadoğu Bölgesi’nde, destek verdiğimiz yakın pazarlar olan Doğu Avrupa ülkeleri ve Uzakdoğu’da Çin ve Japonya’ya dek uzanan uzman ve güçlü organizasyonumuz, yerli ekipman üretiminde öncü ve yenilikçi firmalardan olması ve verdiği sözleri tutması bu başarının arkasındaki en itici güçtür.
Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?
Son olarak, profesyonel yöneticiliğin olmazsa olmaz unsuru olarak gördüğüm insani-manevi tatmin anlamında da ülkemizin rüzgâr sektöründe daha ileri gitmesinde çorbada bir tutam da olsa tuzum bulunmasını sağlayan, bana güvenen değerli yöneticilerime ve başta finans departmanımız olmak üzere tüm ekip arkadaşlarımıza teşekkür ederim.