Geleceğin rüzgar santralleri daha uzun ve daha ekonomik olacak

Editör
Geleceğin rüzgar santralleri daha uzun ve daha ekonomik olacak

Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı’ndan araştırmacıların küresel ölçekte 140’tan fazla uzmanla gerçekleştirdiği bir çalışma, rüzgar santrallerinin geleceği hakkında çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya göre rüzgar santralleri 2035 yılına kadar 130 metreye ulaşacak ve daha ekonomik hale gelecek.

Rüzgar santrallerinin temel özelliklerini kurulumlarından 10 yıl veya daha fazla bir süre önce tahmin etmek; günümüzün yatırım, araştırma ve enerji sistemi planlama kararlarının yararına olabilir. Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı’ndan (NREL) araştırmacılar Philipp Beiter ve Eric Lantz, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı ve ABD Enerji Bakanlığı ile iş birliği yaparak; dünyanın önde gelen 140’tan fazla uzmanından gelecekteki rüzgar santrali beklentileri hakkında görüş topladı. Araştırmacılar, “Geleceğin Rüzgar Santrali Üzerine Uzman Perspektifler” başlıklı yeni makalelerinde, uzmanların rüzgar türbinlerinin yüksekliğinin daha önce tahmin edilenden fazla artmasını beklediklerini ve santrallerin giderek daha az bölgede yer alacağını ortaya koydu.

Daha yüksek türbinler ve bunlara eşlik eden daha büyük rotor çapları, daha fazla enerjinin yakalanmasını sağlar. Uzmanlar, en olası senaryoda yeni kurulan kara rüzgar türbinleri için gövde yüksekliğinin, 2015 anketindeki 115 metrelik tahmin yerine, 2035’te 130 metreye ulaşacağını öngördü. (Her ankette, uzmanlardan 15 yıl ilerisini düşünmeleri istendi, bu nedenle 2015 verileri de 2030 için tahminler barındırıyor).

Uzmanlar, sabit zeminli santraller için 1100 Megawatt (MW) ve yüzer offshore santraller için 600 MW’lik kapasite büyüklüğü bekliyor. Tartışılan bu ve diğer birçok tasarım seçeneği, 2035 yılına kadar bugüne kıyasla karada %27, yüzer ve sabit tabanlı açık denizde ise %17-35 enerji maliyetlerinin seviyelendirilmiş giderini destekleyebilir. Yeni tesis tasarımları, örneğin pillerle proje hibridizasyonu ve hidrojen üretimi yoluyla rüzgar enerjisinin şebeke hizmetini de iyileştirebilir. Çalışmada, daha büyük türbinler ve ölçek ekonomileri ile daha büyük tesis boyutu ve daha fazla yerleşim esnekliği dahil olmak üzere tasarım değişikliklerini yönlendiren ekonomik mekanizmalar da tanımlandı. Özünde, bu mekanizmalar tasarım seçimlerini yönlendiriyor, çünkü maliyetin azaltılması veya enerji üretiminde verimin artması, işletmelerin yararına ortaya çıkan durumlar.

Araştırmacılardan Philipp Beiter, çalışmayla ilgili olarak, “Araştırmamız, enerji sektörü modellerinde gelecekteki rüzgar teknolojilerini temsil etmek için çok ihtiyaç duyulan bir kıyaslama sağlıyor. Bu makale, rüzgar enerjisi tasarım seçimlerinin arkasındaki ekonomiyi açıklayarak, kritik bir araştırma boşluğunu ele alıyor” dedi. Çalışmanın diğer ortağı Eric Lantz ise, “Daha geniş ekonomik teoride iyi kurulmuş ve genellikle bireysel olarak ele alınmış olsa da, rüzgar santrali tasarımını yönlendiren tam mekanizmaları sistematik olarak araştıran çalışma sayısı nispeten azdı” yorumunda bulundu.

Misyonu üye ülkelerde rüzgar enerjisi araştırma, geliştirme ve dağıtımını ilerletmek olan Uluslararası Enerji Ajansı Rüzgar Teknolojisi İşbirliği Programı’nın himayesindeki uluslararası bir araştırma ortaklığı sayesinde küresel çapta yapılan araştırma, Enerji Bakanlığı Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Ofisi tarafından finanse edildi.

Çalışmanın araştırmacılarının çalıştığı NREL, ABD Enerji Bakanlığı’nın yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği araştırma ve geliştirme için birincil ulusal laboratuvarı konumunda. NREL, Alliance for Sustainable Energy LLC tarafından Enerji Departmanı için işletiliyor.

Bu Makaleyi Paylaş
By Editör
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Yorum Yap