Amerikan Vergi Dairesi’nin Aralık ayında kamuoyuna açıkladığı vergi reformu düzenlemelerinde, rüzgâr, güneş enerjisi ve elektrikli araçlar için kilit vergi indirimlerinin büyük oranda korunduğu ve önceki düzenlemelerdeki, yenilenebilir enerjinin büyümesini yavaşlatabilecek dilin değiştiği gözlendi.
The New York Times’ın aktardığına göre, yenilenebilir enerjiye sunulan vergi indirimleri, Amerika’da elektrik enerjisinin yüzde 7’den fazlasını sağlayan rüzgâr ve güneş sanayilerinin artan siyasi nüfuzunu yansıtıyor. Rüzgâr ve güneş, ABD’de en hızlı büyüyen enerji kaynakları.
ABD’de Kongre, uzun süredir, rüzgâr ve güneş projeleri için toplam maliyetlerin yüzde 30’unu veya daha fazlasını karşılayabilecek vergi indirimleri teklif ediyor. Bu indirimler, rüzgâr türbinleri ve fotovoltaik panellerin düşen maliyetleriyle de birleştirildiğinde, ülkenin bazı bölgelerinde mevcut fosil yakıtlı tesislerin çalıştırılmasından daha ucuza yeni rüzgâr ve güneş tesisleri kurulmasına olanak tanıyor. Gazetenin aktardığına göre bir güneş enerjisi santralinin ömrü boyunca üretilen ortalama elektrik maliyeti 2010’dan bu yana yüzde 70 gibi çarpıcı bir oranda azaldı. Aynı dönemde rüzgâr enerjisi maliyetleri de yüzde 25 oranında azaldı.
Amerika Birleşik Devletleri, son dönemde geleneksel “enerji bağımlı ithalatçı” rolünden sıyrılıp dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticisi olarak yeni bir role bürünmüştü. Fakat sera gazı emisyonlarıyla ilgili endişeler, dahası iklim değişikliği gibi reddedilemez gerçekler, fosil yakıtların geleceğini tartışmalı kılıyor. Bu, geleneksel enerji kaynaklarıyla rekabetini giderek artıran rüzgâr ve güneş enerjisi gibi alternatiflerin geliştirilmesi fikrini çok daha çekici kılıyor.
Rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen desteğe rağmen ABD halihazırda, tıpkı üretimde olduğu gibi, petrol tüketiminde dünyanın 1 numarası olmayı sürdürüyor.
