Avrupa, enerji güvenliğini ve endüstriyel rekabetçiliğini güçlendirmek için çok daha fazla yenilenebilir enerji kaynağı inşa etmek istiyor. Jeopolitik durum, bu varlıkların güvenliği konusunda yeni sorular ortaya çıkarırken; NATO, enerji güvenliği konulu yıllık yuvarlak masa toplantısında kritik enerji altyapısını koruma konusundaki kararlılığını vurguluyor.
Ukrayna’daki savaş, özellikle Baltık Denizi ve Kuzey Buz Denizi başta olmak üzere Avrupa’daki tehdit ortamını kökten değiştirdi. Brüksel’deki karargahında Yıllık Enerji Güvenliği Yuvarlak Masa Toplantısını düzenleyen NATO, kritik deniz altı enerji altyapısını koruma vurgusu yaptı. Toplantıda düzenlenen denizdeki kritik enerji altyapısı ve daha geniş enerji güvenliği tehditleri konulu panele, WindEurope CEO’su Giles Dickson da katıldı.
Türbinleri ve şebekeleri sabotaj ve siber saldırılardan korumak
Offshore rüzgar santralleri ve deniz altı kablolarına yönelik mevcut fiziksel ve siber güvenlik tehditlerine odaklanan NATO panelinde, hibrit saldırılar ve sabotajların Avrupa’daki kritik deniz altı altyapısına yönelik en ciddi tehditler olmaya devam ettiği açıklandı. Panelde gerçekleştirdiği konuşmada veri güvenliğinin hayati önem taşıdığına vurgu yapan WindEurope CEO’su Giles Dickson, “Avrupa, büyüyen offshore rüzgar altyapısını fiziksel saldırılardan ve sabotajlardan koruma çalışmalarını güçlendirmelidir. Aynı zamanda, siber ve veri güvenliği tehditlerini de hafife almamalıyız. Modern bir rüzgar türbini üzerinde 300 sensör bulunmaktadır. Bu sensörlerden elde edilen veriler sadece Avrupa’da ve dost ülkelerde depolanmalı ve analiz edilmelidir” dedi.
2024’te Avrupa’da 500 şüpheli olay meydana geldi
Etkinlik, NATO Dışişleri Bakanlarının NATO ülkelerinde tırmanan düşmanca eylemleri ele almak üzere Brüksel’de bir araya gelmelerinden bir hafta sonra gerçekleşti. Bu toplantının sonuçlarını sunan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, “Hem Rusya hem de Çin sabotaj eylemleri, siber saldırılar ve enerji şantajıyla ülkelerimizi istikrarsızlaştırmaya ve toplumlarımızı bölmeye çalışmıştır” diye konuştu. “NATO Dışişleri Bakanları da bu tür saldırılarda keskin bir artış olduğunu belirtti” diyen Rutte, “Bu yıl Avrupa’da 500 şüpheli olay meydana geldi. Bunların 100 kadarı Rusya’nın hibrid saldırıları, casusluk ve nüfuz ticareti ile ilişkilendirilebilir” dedi.
NATO, 2023 Vilnius Zirvesi’nde NATO’nun Müttefik Deniz Komutanlığı (MARCOM) bünyesinde Kritik Sualtı Altyapısının (CUI) güvenliği için bir denizcilik merkezi kurulmasına karar verdi. 2023 yılında faaliyete geçen bu merkez, enerjinin zorlayıcı kullanımına ve diğer hibrid eylemlere karşı caydırma ve savunmaya odaklanıyor. Ayrıca, enerji altyapısına müdahale edebilecek düşman gemilerin uydu gözetimini de bir araya getiriyor. NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nda bilgi paylaşımının artırılması, ortak tatbikatlar, kritik altyapının daha iyi korunması ve siber savunma konuları da ele alınıyor.
Rüzgar, enerji güvenliğini artırıyor
Avrupa’nın enerji güvenliğini güçlendirmek için özellikle de yerli üretim olması ve fosil yakıt ithalatına olan ihtiyacı azaltması nedeniyle kritik öneme sahip olan rüzgar, günümüzde Avrupa’da tüketilen elektriğin %20’sini oluşturuyor. Bölgede bu yıl üretilen rüzgar enerjisi, Avrupa’yı 100 milyar metreküp gaz ithalatından kurtarıyor.
Avrupa genelinde 107,000 rüzgar türbiniyle merkezi bir yapıda olmayan rüzgar enerjisi, bu yapısıyla sabotaj ve dış müdahalelere karşı diğer birçok enerji türünden daha hassas hale geliyor. Alman Ordusu, Alman şirketlerine kendi rüzgar türbinlerini işletmeleri için danışmanlık yapıyor.
Rüzgar ve şebeke varlıklarının da korunması gerekiyor
Avrupa’nın rüzgar, şebeke ve diğer offshore enerji altyapısına yönelik fiziksel tehditler hem karada hem de denizde rüzgar enerjisi altyapısına yönelik siber ve veri tehditleriyle önemli bir gündem maddesini oluşturuyor.
Modern rüzgar türbinlerinin üzerinde farklı bileşenlerin performansını izleyen 300 kadar sensör bulunuyor. Büyük miktarda veri üreten bu sensörler, ilgili bileşenlerin ve dolayısıyla türbinlerin işleyişini kontrol etme gücü veriyor. Buradaki doğal riskleri azaltmak ve Avrupa rüzgar santrallerinin maksimum veri güvenliğini sağlayarak, onları siber saldırılardan korumak çok önemli bir gerçeği yansıtıyor. Bunun için şifreleme araçları, güvenli SCADA sistemleri ve AB tabanlı veri yönetimi çözümleri gerekiyor. AB Siber Dayanıklılık Yasası, “NIS2” Direktifi (AB’nin Siber Güvenlik Yasası) ve Siber Güvenlik için AB ağ kodu burada çok önemli araçlarken, AB Net Sıfır Endüstri Yasası da rüzgar enerjisi ihalelerinde siber ve veri güvenliği konusunda ön yeterlilik kriterleri gerektiriyor.