Deprem gerçeğinden doğan Rüzgar Arama Kurtarma Derneği (RAK), sektörün desteğini bekliyor

Editör
Deprem gerçeğinden doğan Rüzgar Arama Kurtarma Derneği (RAK), sektörün desteğini bekliyor

6 Şubat’ta gerçekleşen depremler ülkemizin bir deprem coğrafyasında yer aldığını, maalesef çok acı bir şekilde tekrar hatırlattı. Rüzgar enerjisi sektöründeki birçok firma deprem sonrasında arama kurtarma ve yardım faaliyetlerine destek vermeye çalıştı. Gözlemlenen olumsuzlukların ve yaşanan tecrübelerin neticesinde ise, Rüzgar Arama Kurtarma Derneği (RAK) kuruldu. Söyleşi gerçekleştirdiğimiz Dernek Başkanı Oğulcak Buğra Akbıyık, rüzgar enerjisi sektörü için önemli bir yere sahip olacak RAK Derneği’ni tanıttı.

Rüzgar Arama Kurtarma Derneği’nin ülkemize hayırlı olmasını dileriz. Sizleri bu derneği kurmaya iten sebepler nelerdir?

İyi dilekleriniz için teşekkür ederim. Bu vesile ile kaybettiğimiz canlara tekrar Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim. Gerçekten 6 Şubat depremleri ve sonrası ülkemiz için acı tecrübeler ile dolu. Depremi haberlerden öğrendiğimiz sabah daha önceki tecrübelerimize dayanarak bunun çok yıkıcı etkileri olduğunu daha önce birlikte çalıştığımız duayen isimler ile de mutabık kalarak hızlı bir şekilde tespit ettik ve sahaya zaman kaybetmeden çıkmamız gerektiğini anladık.

“Eski tecrübeleriniz” ile neyi kastettiniz?

Eski Sivil Savunma Müdürü olan değerli hocamız Ömer Karaca liderliğinde kurulan Akut İzmir ekibi  ile uzun süre birlikte çalışmıştık ve öğrendiğimiz, okuduğumuz tüm afet senaryoları yakın gelecekte bölgede bir deprem olasılığını gösteriyordu. Maalesef devlet kuruluşları ve STK’lar olarak, yani bir bütün olarak bu depreme hazır değildik. Buna rağmen ilk 6 saat içerisinde kendimizi ve çevremizi organize ederek personel, vinç, makine, ekipman ve yardım malzemesi de dahil yola çıkacak şekilde hazır olduk. Maalesef bu sefer de AFAD bizi yönlendirmekte geç kaldı. Buna rağmen inisiyatif kullanarak, bulunduğumuz İzmir’den deprem bölgesine olan en az 12 saatlik mesafeyi de göz önüne alarak oluşturduğumuz ekipleri yola çıkardık ve 48. saatin sonunda ekiplerimiz bölgeye varmış oldu.

Maalesef, en çok tartışılan konulardan bir tanesi de ilk 48 saat oldu.

Bu konunun tartışılması çok haklıydı; çünkü arama kurtarma söz konusu olduğunda ilk 48 saat bizim için çok önemlidir. Saatler geçtikçe canlı kurtarma sayıları azalır ya da enkazdan canlı çıkarılan kişiler crush sendromu sebebi ile sonrasında uzuvlarını ya da hayatlarını kaybederler. Ben 72. saatte deprem bölgesine başka bir ekip ile ulaştığımda daha arama çalışması başlatılmamış yüzlerce enkaz vardı ve insanlar enkaz başında yakınlarının çıkartılmasını bekliyordu.

Depremin çok büyük bir bölgeyi etkiledi. Siz nerede faaliyetlere katıldınız?

Bölgedeki rüzgar santrallerinde çalışan daha önceden tanıdığımız personellerle yaptığımız görüşmeler ile istihbarat topladık ve en ağır hasarın Antakya bölgesinde olduğunu ilk 24 saat içerisinde hiçbir yardım ekibinin bölgeye ulaşmadığını öğrendik. Bu sebeple biz de dahil toplayabildiğimiz tüm kaynakları Hatay Antakya ve çevresine yönlendirdik.

Bu arkadaşlar size sahada yardım edebildiler mi?

Maalesef hayır. Yeterli eğitim ve ekipmanları olmadığı ve aynı zamanda organize olmadıkları için deprem bölgesindeki faaliyetlere faydadan çok zararları olurdu. Antakya’ya bu şekilde iyi niyetle gelen birçok kişi bu sebeple sadece getirdikleri yardım malzemelerini bırakıp dönmek zorunda kaldı. Bu iş de organize yapılmadığından hem gelen yardım malzemelerinin çoğu çöp oldu hem de oluşturdukları trafik arama kurtarma ekiplerine ve ilk yardımcılara zor anlar yaşattı.

Sahadaki organizasyon eksikliği de en çok tartışılan konulardan birisiydi…

Maalesef genel bir üst yönetim yoktu. Biz İstanbul İtfaiyesi ile birlikte çalışmalarda bulunduk ve birçok cana dokunduk. Daha önce köpekli arama ekip liderliği yapmış birisi olarak bir şekilde Portekiz ve İspanyol K9 köpekli arama birimleri ile buluştuk ve birlikte bir hızlı arama ekibi oluşturduk ve böylece birçok mahallede çalıştık. Bu bize TTK madencilerinin çalışmalarını farklı noktalarda gözlemleme fırsatı verdi. Gördük ki TTK gibi sektörel bir iş gücü doğru yönlendirildiğinde faydalı sonuçlar verebiliyordu. Bu, sahada organizasyonluk sebebi ile birçok sorun yaşamış bizlerin kafasında bir ışık yaktı.

Rüzgar enerjisi de ciddi teknik altyapısı olan bir sektör.

Madenciler dar alanda çalışmayı, tahkimat yapmayı, teknik ekipman kullanmayı bilen bir topluluk. Bunlar enkaz çalışmalarında çok değerli becerilerdir ve madenciler bunu da sahada kanıtladılar. Keza bizim sektörümüzde de ilk yardım, dar alan, yangın bilinci, taşıma teknikleri, yüksekte çalışma, adam kurtarma ve teknik ekipman kullanma eğitimli yüzlerce personel var. Bir de bunun üzerine ciddi sayıda vinç, kepçe vb. kaldırma ekipmanlarına; kırıcı, jeneratör gibi hayati öneme haiz teknik donanıma sahibiz. Birçok inşaat ve makine mühendisimiz, iş güvenlik uzmanımız ve teknikerimiz mevcut. Düşündük ki, bu kaynakları doğru eğitip doğru yönlendirebilirsek önümüzde bizi bekleyen diğer büyük afetlere daha hazırlıklı olabiliriz ve daha az “keşke” deriz.

“Keşke” dediğiniz anlarınız olduğunu anlıyorum o zaman.

O kadar çok ki hangi birini söylesek… Bir itfaiyeci arkadaş ilk girdikleri enkazda ekipman olmadığından tornavida ve çekiçle kazdıklarını anlatmıştı. Ortak kanımız şu ki, iyi örgütlü olsaydık ilk günler içerisinde nice canları daha kurtarabilirdik.

RAK Derneği’nin amacını sizleri dinledikçe çok daha iyi anlıyoruz. Peki, sektördeki şirket ve çalışanlardan beklentileriniz neler?

Hiçbir topluluk ortak bir hedef veya fikir çevresinde birleşmediği taktirde başarılı olamaz.

Hedefimiz gönüllülük çerçevesinde kurumları ve çalışanları bir araya getirmek, deprem ve afet konularında eğitimlerini gerçekleştirerek, operasyonel ve destek ekiplerini oluşturmak ve sektörümüzde bir birliktelik sağlamaktır. RES işleticilerinden, türbin üreticilerinden, parça ve servis sağlayıcı şirketlerden dileğimiz, derneğimize üye olmaları, personellerinden gönüllü üyeler sağlamaları, bağış ve yardımları ile teknik yeterliliğimizi artırmalarıdır. Beklenen İstanbul depremi kaçınılmazdır. Kayıplarımızın ne kadar az ya da çok olacağını sadece bizim depreme hazırlık seviyemiz belirleyecektir.

Bir sivil toplum kuruluşu olan derneğinizin başka hedefleri de var mı?

Tabii ki var. Öncelikle kamu yararına çalışan dernek statüsüne gelmek istiyoruz. Başka kurum ve kuruluşlar ile yardım protokolleri yaparak bir deprem sonrasında yardım faaliyetlerinin hızlı bir şekilde organize olmasını sağlamak istiyoruz. İlave olarak kurduğumuz operasyonel birimler ile RES’lerde karşılaşabilecek kazalara gerektiğinde müdahale edebileceğimiz bir yapı oluşturacağız. Sahada saha personellerinin becerisi dışında bir arama kurtarma faaliyeti gerektiğinde ilgili saha bizimle irtibata geçerek yardım talebinde bulunabilecek. Böylece en yakın operasyonel birim yardım sağlayabilecektir. Bunun için sektördeki firmaların katılımı önemlidir. Son olarak Birleşmiş Milletlere bağlı Uluslararası Arama Kurtarma Danışma Grubu INSARAG’a akredite, operasyonel bir ekip kurmayı arzuluyoruz. Böylece dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleşen deprem afetinde, ülkemizi ve Türkiye rüzgar sektörünü en iyi şekilde temsil etmeyi amaçlıyoruz.

Paylaştığınız bilgiler için teşekkür ederiz. Sektörümüzün bu konuda elinden geleni yapacağına inanıyoruz.

Derginizde derneğimize yer verdiğiniz için biz teşekkür etmek isteriz, sağ olun.

Rüzgar Arama Kurtarma Derneği’yle ilgili daha fazla bilgi için www.rak.org.tr web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Bu Makaleyi Paylaş
By Editör
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Yorum Yap