Değerli Rüzgar Enerjisi Dergisi okurları, bu sayımızda sizler için Dünya’nın önemli Türbin imalatçılarından ENERCON’ un Türkiye Genel Müdürü Sn. Arif GÜNYAR beyle sektöre yönelik gelişmeleri değerlendirdiğimiz önemli bir röportaj gerçekleştirdik. Keyifle okumanızı dileriz.
Enercon hakkında bilgi verir misiniz?
Enercon, 1984 yılında Almanya´nın Aurich kentinde kurulmuş olan rüzgar enerjisi türbini üreticisidir. Şirketin merkezi halen bu kentte bulunup dünya genelinde toplam 20 bin çalışanı bulunmaktadır. Özellikle ‘direct drive’ türbin teknolojisinde öncü ve lider olan şirketimiz 1, 2, 3 ve 4 MW anma gücünde yüksek ve düşük rüzgar hızlarına (IEC 1-3 rüzgar sınıfı) uygun olan türbin platformları ve modellerinin yanısıra 7,58 MW anma gücündeki bir türbin modeli ile birlikte geniş bir türbin portföyüne sahiptir. Dünya rüzgar enerjisi sektörlerindeki politik ve ekonomik dalgalanmalara ve dinamiklere karşı şirketimiz bağımsız, sürdürelebilir, güvenilir, istikrarlı ve yenilikçi olma felsefesiyle müşteri memnuniyetini uzun süreli sağlama ve koruma hedefini gütmektedir.
Enercon sektöre hangi hizmetleri veriyor?
Enercon, türbin üretimi ve proje hizmetleri (temel, nakliye, kurulum, devreye alma, enerji nakil hattı vs.) ile
birlikte 15 ila 20 yıla varan ve emre amade garantisi kapsamında servis (bakım ve onarım) hizmetleri sunmaktadır. 2002 yılında İzmir Ege Serbest Bölgesindeki kanat fabrikası ve 2009 yılında İzmir Torbalı’daki beton kule fabrikasını kurmuş ve faaliyete geçirmiş bu yatırımların yanısıra çelik kule ve bağlantı elemanları gibi ana aksamların tedariklerini de yerli üreticiler üzerinden gerçekleştirerek Türkiye Rüzgar Enerji sektörünün sanayileşmesinde de öncülük etmiş ve bu sektörün gelişmesinde diğer sektör oyuncularına emsal teşkil etmiştir.
Yakın zamanda pazara sunduğunuz ya da sunacağınız yeni bir ürün bulunuyor mu? Varsa bu ürün hakkında değerlendirme yapar mısınız? Şayet ürün pazara çıktıysa ne zaman çıktı, özellikleri neler, satışlarınıza sağladığı katkı nedir?
2015 yılı sonundan itibaren Enercon E-141 EP4 (4,2MW) (IEC rüzgar sınıfı 3a) türbin modelini dünyadaki mevcut pazarlarımıza tanıtmaya ve sunmaya başladık. 141m rotor çapı ve 4,2 MW anma gücüne sahip olan bu türbini 99m den başlayan muhtelif kule yüksekliklerinde sunarak düşük rüzgar hızı seviyesi olan proje sahalarında da maksimum verimi sağlayabiliyoruz. Yine 2015/16 yılından itibaren 4MW platformunda orta rüzgar hızı seviyesi olan proje sahalarına uygun olan (IEC 2a rüzgar sınıfı) Enercon E-126 EP4 (4,2MW) türbin modeli yanısıra 3MW platformundaki Enercon E-115 (3/3,2MW) (IEC 2a rüzgar sınıfı), E-101 (3/3,5MW) (IEC 2a/1a rüzgar sınıfı) türbin modelleri ve 2MW platformundaki Enercon E-103 (IEC 3a rüzgar sınıfı) türbin modeli ile mevcut türbin portföyümüzü genişleterek dünyadaki hertürlü coğrafi, fiziki ve iklim şartlarına uygun ürünler sunuyoruz. Özellikle 3MW ve 4MW platformlarındaki AR-GE çalışmalarımız tüm hızı ile sürmekte olup önümüzdeki süre içinde bu çalışmaların tamamlanmasını heyecanla beklemekte ve yatırımcılara yeni türbin modellerini müjdelemeyi hedeflemekteyiz.
2016 yılında ve bu yılın ilk yarısında alanınızda ne kadarlık üretim yaptınız? Elde ettiğiniz rakamları 2014 ve 2015 yılları ile karşılaştırır mısınız? Gelecek dönem için hedefleriniz nelerdir ?
ENERCON 2016 yılında Türkiye’de toplamda 1.226,8 MW’a ulaşarak ilk yarı yılda 110MW’lık kurulum yapmış bulunmaktadır. (lisanlı)
Rüzgar enerjisinin diğer enerjilere göre konumu nedir? Sizce artılarımız ve eksilerimiz nelerdir?
Öncelikle temiz ve yenilenebilir bir enerji kaynağı olan rüzgarın karbon emisyonu, çevre kirliliği gibi dezavantajları yoktur. Ülkemizde rüzgar kurulu gücünün artması, dışarı olan enerji bağımlılığının azalması demektir aynı zamanda bu sektörün gelişimi istihdam alanı yaratacaktır. Diğer yandan yerli kaynakların kullanımı ve değerlendirilmesi için rüzgarın önemi bir kez daha anlaşılmaktadır. Sonuç olarak bu kaynağın değerlendirilmesi hem insanlık hem de ülkemiz açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Devlet olarak yasalarla ve çeşitli teşvik mekanizmaları ile yerli ve yabancı yatırımcıların önünü açarak bu alana yönlendirilmelidir. İlgili devlet kurumları arasında koordinasyon sağlanıp sektörde çeşitli işbirlikleriyle rüzgar enerjisinde kurulu gücü artırmak hedef olmalıdır. Belirlenen hedeflere ulaşmak için gerekli yatırımları sağlamak gereklidir. Enerjide bağımsız ve daha güçlü bir konuma gelmenin en önemli yollarından birisi de rüzgar gücünden geçmektedir.
Türkiye’deki rüzgar potansiyeli ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Türkiye rüzgar enerjisi konusunda diğer ülkelere göre çok avantajlı bir konumdadır; çünkü rüzgar enerjisi bakımından çok ciddi bir potansiyel barındırmaktadır. Tahmin edilen potansiyel yaklaşık 60.000 MW’tır. İlk olarak 1998 yıllarında yapımına başlanan rüzgar santralleri (Enercon’a aittir) toplamda 8.7 MW kurulu gücündeydi, 2005 yılına kadar bu tablo oldukça durağan olup yeterli ilgiyi göremediği için bu alana neredeyse hiç yatırım yapılmamıştır. Ancak 2005 yılında meclisin konuyu ele almasıyla birlikte elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarını devreye sokan yasa meclis genel kurulundan geçmiştir. 2023 yılına kadarki hedef, rüzgar kurulu gücünde 20.000 MW ‘a ulaşmaktır.
Rüzgar enerjisi ile ilgili önümüzdeki dönem projeler var mı? Varsa bunlar nelerdir, bizleri bilgilendirebilir misiniz?
2016 yılı içinde inşası devam eden projeler ile birlikte 2017 için planladığımız projeler mevcut. Nitekim 2015 yılının bir nevi seçim yılı olması ve 2016 yılının ilk yarısındaki bir çok mevzuat değişiklikleri sektörün yavaşlamasına neden olup öngörmediğimiz riskleri beraberinde getirdi. Bu bağlamda önümüzdeki süreç içinde politik ve ekonomik gelişmeler gelecek yılın/yılların rotasını daha iyi belirleyecek.
Yapılan son araştırmalara göre rüzgar enerjisine yönelik verileri bizlerle paylaşır mısınız?
TÜREB Temmuz ayı İstatistiğine göre Türkiye genelinde 2015 yılındaki yıllık kurulu güç 956,20 MW düzeyindedir. 2016 yılı Temmuz ayı itibariyle de kümülatif güç 5.146,35 MW’a ulaşmıştır.
Yenilenebilir enerjiler bakımından, yapılan etkinlikleri yeterli buluyor musunuz?
Yapılan fuarların ve kongrelerin yeterli olduğunu düşünüyoruz; fakat yenilenebilir enerjiye devlet ve kamu desteğinin artmasının daha önemli olduğu görüşündeyiz.
Dünya Enerji Kongresi’nin önemi nedir? Sizler “ülke enerjisi” için ne gibi faydalar bekliyorsunuz?
Dünya Enerji Kongresi’nin İstanbul’da gerçekleşecek olması, Türkiye’nin tanıtımı yanında İstanbul şehrine önemli ekonomik katkılar sağlayacaktır. Yaklaşık olarak 5000-6000 kişinin delege olarak katılması beklenen bu Dünya Kongresi’nde büyük bir enerji fuarı da düzenlenecektir. Dünya’nın sayılı enerji uzmanları, yetkilileri ve enerji şirketlerinin katılacağı bu Kongre’de iş görüşmeleri için uygun bir ortam yaratılacak, enerjide yeni teknolojiler ve enerji ile ilgili makine ve teçhizat sergilenecektir. Yaklaşık 7 gün sürecek bu etkinlik süresince delegeler enerji liderlerinin gelecek hakkındaki görüşlerini dinleyebileceklerdir. Dünya Enerji Kongresi gibi etkinlikler sayesinde “ülke enerjisi” yolunda daha büyük adımlar atılacağını düşünüyoruz. Enercon firması olarak katılım gerçekleştireceğimiz bu kongrede global enerji sektörünün geleceğinin belirleneceği düşüncesindeyiz.
Etkinliğin ana teması “Yeni Ufukları Kucaklamak”. Sizce bu tema neleri barındırıyor? Ne gibi bir önemi var ?
“Yeni Ufukları Kucaklamak” temasıyla düzenlenen kongrede, 70’in üzerinde ülkeden global enerji sektörüne yön veren 250 ismin kürsüye çıkacak olması enerji alanında yapılacak yeni girişimlerin ve enerji endüstrisinin iş modellerinin, hükümet politikalarının, iklim, finans ve pazar dinamikleri gibi sektörün gündemini belirleyen konuların ele alınmasıyla çok büyük önem teşkil etmektedir. Enerji Olimpiyatları olarak da bilinen ve dört gün sürecek olan etkinliğe katılımayı heyecanla bekliyoruz.