Merhaba değerli okurlarımız. Bu ay sizler için bir rüzgar devi olan Leitwind firmasının Türkiye Ülke Müdürü, Sn. Can Güven ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Şimdi sizleri bu sohbet ile baş başa bırakıyoruz.
Bizlere kendinizden ve LEITWIND’den biraz bahseder misiniz?
İtalyan rüzgar türbin markası olan Leitwind, çok büyük bir teknoloji şirketler grubu olan ve Türkiye’nin yaklaşık 20 yıldır bildiği bir marka Leitner firmasının da ait olduğu HTI şirketler grubu çatısı altında yer almaktadır. HTI grubu ilk kez Türkiye’ye Leitner ile teleferik ve telesiyej sektörüyle ilgili giriş yaptı ve bugüne kadar yaklaşık 40 teleferik projesinde bulundular. Ankara’dan Bursa’ya, Ordu’dan Denizli’ye kadar birçok ilde teleferik projelerinde imzaları bulunuyor.
HTI, kullandığı direct drive jenerötör ile ürününü geliştirerek rüzgar sektörüne girdi ve 15 yıldır Leitwind markasıyla tüm dünyada kurulum ve işletim üzerine çalışmalarına devam ediyor. Türkiye pazarındaki faaliyetlerini geliştirmek ve tanıtımını yapmak için yaklaşık 4 senedir danışman olarak çalıştığım Leitwind, yeni planlamaları ve Türkiye pazarına olan inancını da pekiştirerek, daha fazla yatırım yapma kararı alması ile beni firmanın Türkiye Müdürü olarak görevlendirdi.
LEITWIND’in rüzgar enerjisinde odaklandığı konular nelerdir? Bize hizmetlerinizi ve ürünlerinizi anlatır mısınız?
Leitwind lisanssız segmentte lider firmalardan biri olarak kabul ediliyor. Çünkü türbinin gücünden dolayı fazla enerji üretme imkanına sahip. En yakın rakibinden rüzgarın durumuna göre yüzde 20 ile 60 oranında fazla üretim yapabiliyor. Bu sebep ile lisansız rüzgar enerjisi segmenti aslında bizim ilk hedefimiz. Leitwind olarak enerji sektörüne çok özel bir ürün sunuyoruz. 1MW’lık Direct Drive rüzgar türbini 80mt rotor çapına sahip. LTW 80 adını verdiğimiz bu ürünümüz şu an Türkiye’de tüm yatırımcıların en çok dikkatini çeken ürün. Mayıs ayında gerçekleşecek olan 3 tesisin kurulumu sayesinde Türk yatırımcıların bu modelimizi de yakından tanıma fırsatını yakalayabilecekleri müjdesini vermek isterim. Ayrıca satış sonrası servis ve bakım ile ilgili altyapımızı da 2015 yılından itibaren hazır hale getirmiş bulunuyoruz. Bu konuda en önemli desteğimiz elbette yaklaşık 20 senedir Leitner güvencesi altında geliştirdiğimiz ekip ve organizasyonumuz olacaktır.
Şirketin Türkiye’deki varlığını pekiştirme arzusu nereden doğdu acaba? Bu ihtiyacın ortaya çıkmasının nedeni nedir?
Türkiye yenilenebilir enerji için çok elverişli bir lokasyona sahip. Hem çok iyi bir güneş kuşağı var, hem de Avrupa’nın en güçlü rüzgarlarına sahip. Yatırımcının burada dikkat ettiği ve uygun olduğunu düşündüğü rüzgar gücü 7 ila 7,5 civarında yer alıyor. Bu da rüzgar türbini için oldukça iyi bir rakam. Bu sebeple yatırımcılar yenilebilir enerjinin rüzgar alanı için pazar çalışmalarına devam ediyor. Bu da Türkiye’nin geleceğinin oldukça parlak olduğunu gösteriyor.
Global olarak kazandığımız deneyimlerimiz ile LTW 80 modelimizin yenilenebilir enerji lisanssız segmentte yatırımcıya en kazançlı geri dönüşü sağlaması ve bu segmentte karşılaştığımız yoğun ilgi ile Türkiye pazarına yatırımımızı artırma kararı aldık. 2015 yılında açmış olduğumuz Bursa ofisinden sonra İstanbul’da da Nisan ayında ofisimizi açarak yatırımcılarımızı daha yakından takip etme şansını yakaladık.
Önümüzdeki dönemde Türkiye’de ne gibi plan ve projeler var? Şirketin gelecek hedefleri nelerdir?
Türkiye ile ilgili planlarımız çok net. Biz Türkiye’deki maceramızın bu yıl başladığına inanıyoruz. Çünkü yatırımcıyla türbinler üzerine konuşabilir ve yatırımları değerlendirebilirsiniz ancak, o ülkede kurduğunuz bir proje yoksa bazı konular eksik kalabiliyor. Biz bu sene Tokat ve Çanakkale’de kurulan rüzgar türbinleri sayesinde farklı bir sürece geçiyoruz. Leitwind olarak açtığımız ofislerimizle öncelikle Türkiye’deki tüm müşterilerimize 7/24 hizmet vermeyi ve destek olmayı planlıyoruz. Çünkü yatırımcıların bu noktada ihtiyacı olabiliyor. Tüketicilerin sorunlarını ele alıp hızlı bir şekilde çözüm sunmayı planlıyoruz. Amacımız doğrultusunda 2017 yıl sonuna kadar Türkiye pazarında lisanssız segmentte lider firma olmayı hedefliyoruz.
Yenilenebilir enerjiler içerisinde, rüzgar enerjisini nerede konumlandırıyorsunuz? Sizce neden bu kadar önemli?
Rüzgar enerjisi çevresel zararı ve yakıt parası olmayan temiz bir enerjidir. Ülkemizde rüzgarlar süreklidir ve direkt doğadaki haliyle enerjiye çevrilebilir. Uzun vadede en karlı enerji yatırımıdır. Türbin yatırımı ve periyodik bakımları ile senelerce yüksek performanslarla enerji üretilebilir. Fosil yakıtlı güç kaynakları gibi doğaya zarar vermez. Hızlı gelişen ülkemizin en büyük sorunlarından biri enerji talebinin gün geçtikçe artmasıdır. Ülkemizin hemen hemen her bölgesinde rastlanan bedava rüzgarları enerjiye çevirme fırsatını veren rüzgar türbinlerini geleceğimiz açısından çok önemli görüyorum.
Genel olarak yenilenebilir enerjilere olan ilginin ivmesini nasıl görüyorsunuz?
Son yıllarda bu ivme gittikçe artıyor, zira yenilenebilir enerji ile ilgili ciddi devlet katkıları ve çok uygun bir düzenleme mevcut. Yatırımcılarımızın bu konuda çok ciddi projeleri bulunuyor. Bununla birlikte sektördeki en önemli unsur, tabi ki sektörel fuarlar ile birlikte artan ürün çeşitliliği. Bu durum hemen hemen tüm global oyuncuların bu pazar ile ilgili odaklanmasını sağlıyor.
Bu anlamda ülke olarak eksiklerimiz ve artılarımız nelerdir?
Her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de yeni gelişen sektörlerin bir olgunlaşma süreci oluyor. Biz bu konuda direkt olarak yatırım yapmaya karar veren kişileri doğru yönlendirmeyi hedefliyoruz. Zira teknik konuların çok olduğu bu tip yatırımlarda, en önemli konu tüm süreçlerin profesyonel kişiler tarafından yönetilip sonuçlandırılmasıdır ve Türkiye bu konuda çok deneyim kazandı. Her yatırımda olduğu gibi en önemli detay, yapılan fizibilite çalışmalarının gerçekçi ve transparan olmasıdır.