Sabancı Üniversitesi’nin Proje Yöneticisi ve Mekanik Sistemler sorumlusu olduğu Milli Rüzgar Enerji Sistemleri (MİLRES) projesi, düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna tanıtıldı.
Prof. Dr. Akşit’in verdiği bilgiye göre, Temmuz 2011’de başlayan MİLRES Projesi, müşteri kurumu Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olan ve TÜBİTAK Kamu Kurumları Araştırma ve Geliştirme Projeleri Destekleme Programı (1007 Programı) tarafından tamamen yerli imkanlarla desteklenen, başladığı tarih itibariyle Cumhuriyet tarihinin en büyük bütçeli sivil Ar-Ge projesi. Proje için öngörülen bütçe 55 milyon TL. İlk aşama için TÜBİTAK tarafından 2 yıl ve 10 milyon TL onaylandı. Daha sonra süre eklenerek bütçe 11.5 milyon TL olarak revize edildi. Bu miktarın yaklaşık 3.832.469 TL’si Sabancı Üniversitesi’nin kullanımına tahsis edildi.
Proje ortakları ve görev paylaşımı şu şekilde: Sabancı Üniversitesi “Proje Yönetimi, Mekanik Sistemler” ana iş paketinden, TUSAŞ/TAİ “Türbin Kanatları” ana iş paketinden, İstanbul Ulaşım AŞ “Kontrol ve Elektronik Sistemler” ana iş paketinden, TÜBİTAK MAM “Generatör ve Elektrik Sistemleri”, İstanbul Teknik Üniversitesi ise “Rüzgar Analizi ve Yapı Sistemleri” ana iş paketinden sorumlu bulunuyor.
Projenin birinci aşamasında 9 değişik üniversiteden ve kurumdan 20’si Sabancı Üniversitesi’nden olmak üzere 98 araştırmacı ile 13’ü Sabancı Üniversitesi’nden olmak üzere 23 lisansüstü öğrenci görev alıyor. MİLRES Projesi’nde tüm bileşenlerin üretimi, montajları ve yer testleri tamamlanırken, Haziran ayı içerisinde saha kurulumu yani bir tane 500kW gücünde prototip türbin kurulumu yapılarak devreye alınacak. Projenin 2.ci aşamasında ise 2.5MW gücünde yine bir adet türbin kurulacak. Bu türbinler Terkos gölünün kıyısındaki İSKİ tesislerinin arazisine kurulacak ve bu tesisteki pompa istasyonunu besleyecek
Projede endüstriyel ölçekte 2,5 MG gücünde rüzgar türbinlerinin tamamen özgün ve yerli teknoloji ile geliştirilmesi ve prototipinin üretilmesi hedefleniyor.
Projeyle, tasarımı ve teknolojisi Türkiye’ye ait, özgün ve dünya standartlarında rekabetçi bir rüzgar sanayinin kurulması için gereken altyapıyı oluşturmak, uzun dönemde toplam 40 gigavat rüzgar enerjisi kapasitesi kurulumu için yurt dışına çıkması beklenen toplam 40 milyar Dolar civarındaki kaynağın yüzde 25’inin yerli türbin teknolojileri ile karşılanıp 10 milyar Dolar ulusal kaynağın yurt dışına çıkmasını önlemek, Türkiye’de rüzgar türbini alt sistemlerinin üretim ve test altyapısının geliştirilmesi, Türk sanayici ve işçilerine iş olanaklarının sağlanması, bu alanda iş gücünün de yetiştirilmesiyle, yerli üretimin canlandırılması ve benzer pazarlara ihracat potansiyelini değerlendirmek, rüzgar santralleri için; kule, kanat, jeneratör ve ilgili güç elektroniği sistemlerini geliştirmek amaçlanıyor.
Toplantıda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık: “Rüzgar enerjisi, Türkiye’de hızla gelişen bir konu ama maalesef teknolojiyi tamamen ithal ediyoruz. Teknolojiyi üreten olmak Türkiye’nin en önemli hedeflerinden biri. Türkiye’nin en fazla ihtiyaç duyduğu alan olan enerjide özellikle dışa bağımlılığı azaltacak yatırımlar Türkiye için öncelikli stratejik yatırımlardır” dedi. Türkiye’deki enerji ihtiyacının hızlı şekilde arttığına, ülkenin yenilenebilir enerji alanına yoğun yatırım yaptığına işaret eden Işık, “bu yüzden bu projeyi önemsiyoruz. Burada önemli olan üretilen prototipin yüzde 90’ından fazlasının yerli üretim olması” dedi.
Bakan Işık, bu teknolojinin yerlileşmesi ile yaklaşık 15 milyar dolarlık bir dövizin Türkiye’de kalmasının sağlanacağını dile getirerek, “proje ile doğrudan 100 bin kişilik, dolaylı olarak da 250 bin kişilik bir istihdam sağlanacak” diye konuştu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız da bugüne kadar yerlileşme ve yerli üretimle alakalı yaptıkları her protokolün faydalı sonuçlar getirdiğini belirterek, bunun Türkiye’nin sanayisi açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
Türkiye’nin dünyadan, enerji sektörünün de ekonomiden daha hızlı büyüdüğüne dikkati çeken Yıldız, “çünkü büyümek zorunda. Hal böyle olunca hem büyümenin, hem de değişimin doğru yönetilmesi lazım. Yerli kaynaklarımızdan, bunların yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan yapılıyor olması lazım” dedi.
Bakan Yıldız, şu anda işletme halinde yaklaşık 4 bin megavatlık, inşa halinde ise 2 bin megavatlık rüzgar santrali bulunduğu bilgisini vererek, şunları kaydetti:
“Bizim, işletme giderlerini düşürürken, yatırım maliyetlerini cari açığı olumsuz etkileyecek şekilde bir eylemde bulunmamamız lazım. Geçenlerde yatırımcımızın siyasi istikrara duyduğu güvenin, enerji sektör politika ve stratejilerine duyduğu güvenin bir eseri olarak rüzgarla alakalı 3 bin megavatlık arza çıktık, 43-44 bin megavatlık talep geldi. Bu hem ülkemizin siyasi istikrarına, hem de enerji sektörüyle alakalı yapılanmaya çok önemli bir destek anlamına geliyor. İş bununla bitmeyecek bu gelişecek, büyüyecek.”
Hem özel sektörün, hem de akademisyenlerin bu pazarın yerli kaynaklarla doldurulmasına mutlaka katkıda bulunmaları gerektiğini vurgulayan Yıldız, “bir traktör yaklaşık 5 bin parçadan, binek araba 10 bin 200 civarında parçadan, nükleer güç santrali ise 515 bin parçadan oluşuyor. Bunların hepsini biz yapacağız. İsterse 10 yıl, isterse 20 yıl sürsün ama sonuçta bir genç kardeşim bizim yaşlarımıza geldiğinde artık bütün bunların hepsi yerli kaynaklardan yapılmış olacak” diye konuştu.