Rüzgar enerjisi yatırımlarında mevzuatsal risk analizi

Anı Nil DEMİRBAĞ
Rüzgar enerjisi yatırımlarında mevzuatsal risk analizi

Rüzgar enerjisi yatırımlarında mevzuatsal risk analizi

Tüm dünya ülkeleri hızla gerek enerji bağımsızlıkları gerekse dünyamızın iklim değişikliği ile mücadelesine destek olabilmek adına yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırarak gerçekleştirmektedir. 2016 yılı için, ülkemizin Rüzgar Enerjisi Sektörü(RES) bakımından verimli geçtiğini söyleyebiliriz. Keza 1387 MW kurulum ile avrupada üçüncü ve dünyada ise yedinci olduk. Ancak, elbette daha iyisini yapabiliriz. Çevreye en az müdahalede bulunan elektrik enerjisi üretim yönteminin yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yöntemler olduğunu biliyoruz. Ülkemizin belli bölgelerinde rüzgar enerjisi hakkında doğru bilinen yanlışlar konu edilerek RES yatırımlarına muhalefet edilmekte, bu muhalefetten dolayı yatırımlar planlanan sürede bitirilememekte ve bu durumdan dolayı yatırımcının tedarikçilerle veya kreditörle olan sözleşmesine uyamama riski söz konusu olmaktadır. Enerji sağlayabilecek potansiyeldeki rüzgardan faydalanamamanın maliyeti de dolaylı olarak maalesef halkımıza yansımaktadır.

 

Rüzgar enerjisi yatırımları uzun, yorucu ve bir o kadarda çeşitli riskleri taşıyan yatırımlardır. Rüzgar ölçüm direğinin dikilmesinden elektrik üretilinceye kadar geçen süreye ve hatta işletme aşamasında bile bazı riskler varlığını devam ettirmektedir. Her bir aşama için farklı mevzuat bulunmaktadır. Bu mevzuatlar: Rüzgar Kaynağına Dayalı Elektrik Üretimi Başvurularının Teknik Değerlendirmesi Hakkında yönetmelik, Rüzgar Enerjisi Santrallerinin Rüzgar Gücü İzleme ve Tahmin Merkezine Bağlanması Hakkında Yönetmelik, Elektrik Piyasası Şebeke Yönetmeliği, Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği, ÇED( Çevresel Etki Değerlendirmesi) Yönetmeliği, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Komisyonu Kararları, İmar Planlarının Kararları, Acele Kamulaştırma Kararları vs.’dir. Görüldüğü gibi bir rüzgar enerjisi yatırımı baştan sona kadar mevzuatsal bir derinliğe sahiptir. Örnek verecek olursak; ön lisans kapsamında tamamlanması gereken yükümlülükler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Sahanın mülkiyet veya kullanım hakkının elde edilmesi, kurulması planlanan üretim tesisinin imar planlarının onaylanması, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları için başvuruların yapılması, katkı payı anlaşmalarının yapılması ve birçok kurumdan izin, onay ve görüş alınmalıdır. ÇED Yönetmeliği kapsamında gerekli olan belgeler de bu süreçte alınmaktadır ki oldukça uzun bir süreçtir. Mevzuatın yıllar içinde sürekli değiştiğini ve bu değişikliklerin de takip edilmesi gerektiği ise unutulmamalıdır.

 

Risk algısı yatırım kararını veya yatırımın büyüklüğünü de etkilemektedir. Yatırımcı riski yüksek gördüğünde ya yatırımdan vazgeçmekte ya da kar beklentisini riskle orantılanmaktadır. Bu risklerden en önemlilerini; elektrik fiyat riski, finansal risk, teknoloji tedariki riski, performans riski, jeopolitik risk olarak belirtebiliriz.

 

Ancak; son zamanlarda yeni bir risk tanımı daha yapılmaktadır; “Mevzuatsal Risk” .

En basit tanımıyla risk; bir zarara uğrama tehlikesi, zarar görme olasılığıdır. Bir rüzgar enerjisi yatırımı kararı alındıktan sonra “Mevzuat”, ilgili firmanın önünde ki en büyük yol göstericidir. Atılan her adım şirket için verilen her karar bu mevzuata dayanmak ve uymak zorundadır. Yatırım sürecinde olan firmaların özgürlük alanları, finans kurumlarıyla, idari mekanizma ve yöre halkı ile olan iletişimlerinin sağlıklı yürütülmesine bağlıdır. Bürokrasinin yoğunluğu/karmaşıklığı, yatırım bölgesindeki halkın yatırım hakkında bilgi sahibi olmaması veya yanlış bilgi sahibi olması, idareden alınan izin ve onayların usulüne uygun alınamaması yatırım sürecinde mevzuatsal riskler yaratır. Tüm yatırım sürecinde idari kurumlardan onlarca izin, onay ve görüş alınmaktadır. ÇED Belgelerinin alınması, imar planlarının hazırlanması, orman izinleri, kamulaştırma ve tahsis işlemleri, kiralamalar, uzman görüşleri vs. yatırım sürecine etki etmektedir. Yapılması gereken en basit bir işlemin yapılmaması veya zamanında yapılmamasından dolayı yatırımlar büyük risklerle karşılaşabilmektedir. İzin, onay ve mevzuatsal süreçler içinde ki evrak yönetimi ve bu evrakların mevzuatsal açıdan değerlendirilip risklerin minimize edilmesi gerekir. JbS Danışmanlık’ın öncelikli amacı; rüzgar enerjisi yatırımlarının başarılı ve verimli olabilmesi için tüm süreci çatısı altında toplayıp mevzuatsal risk analizleri yaparak karşılaşılabilecek sorunları tespit edip çözüm yöntemlerini oluşturmaktır. JbS tüm yatırım süreci sizin adınıza yürütür.

 

Enerji yatırımları için mevzuatsal denetim ve risk analizinin yapılması, yatırımın sağlıklı ilerleyebilmesi için en gerekli unsurlardan biridir. İdareden alınan her bir belgenin içeriği doğru anlaşılmalı, ona uygun iş akışı oluşturulmalı ve yatırımcı firma idari kurumlar arası yazışmalar hakkında imkânları dâhilinde bilgi sahibi olmalıdır.

 

ÇED Belgeleri, İmar Planı Raporları,  EPDK Kurul Kararları gibi ve daha birçok önemli belgenin, konunun uzmanları tarafından denetlenmelidir. Ülkemizde enerji barışını sağlanarak yenilenebilir enerji yatırımlarının artması arzu edilen bir durumdur. Buna paralel olarak mevzuatın yoğunluğu, bürokrasinin karmaşıklığı değişmeye ve artmaya başlayacaktır. Kanun yapıcılar karşılaşılan sorunların aşılması için mevzuata eklemeler yapacaktır. Her yatırımda olduğu gibi rüzgar enerjisi yatırımlarında da yatırımı şekillendiren kanunların yönetmeliklerin, genelgelerin iyi analiz edilmesi yatırımın sürekliliği için önem arz etmektedir.

 

Sonuç olarak; bir rüzgar projesinde yatırım kararından elektrik üretimine başlanan zamana kadar olan süreçte ilgili “Mevzuat” ile “RES YATIRIMI” yol arkadaşlarıdır. JbS Danışmanlık bu uzun yolda, enerji yatırımlarının tüm sürecini tek bir çatı altında toplayarak, yatırımın mevzuatla ne kadar uyumlu olduğunu, karşılaşabilecek risklerin neler olduğunu yatırımcılara, kreditörlere ve sigorta firmalarına raporlayarak yatırımın “Minimum Risk Maksimum Fayda” ile tamamlanmasına destek olur.

 

 

 

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum Yap