Rüzgâr santrali projeleri yatırım karar aşamasından devreye alınana kadar birbirinden çok farklı riskler içermektedir. Bu riskleri aşama aşama ele alıp çözümlemeye ve risk azaltıcı tedbirleri elimizden geldiğince açıklamaya çalışacağız.
Ülkemizde yaklaşık 25 yıl önce yatırımlarla başlayan ve son 10 yıldır oldukça ivmelenen rüzgâr enerjisi sektörü hızla gelişmekte, tedarikçisinden servis bakımcısına, inşaat işlerinden nakliye/lojistik sektörüne her aşamada istihdam yaratılmakta, bu alanlarda sektör profesyonelleri yetiştirmektedir.
Ülkemizde kanat, kule, mekanik ve elektrik sistemleri alt tedarikçileri oldukça yetenek kazanmış durumdadır. Bu sayede sadece ülkemize değil civar ülkeler başta olmak üzere dünya çapında ihracat yapılabilmekte, taahhüt işleri alınmaktadır.
Kurulu gücümüz yaklaşık 10GW seviyelerine gelmiştir. Bu da kaba hesapla 4 bin adet türbinin ülkemizde çalıştığını varsayabiliriz.
Bunun yanı sıra mevcut YEKDEM mekanizmasının eskisi gibi sürmeyecek olması, rüzgâr santrali yatırım hızını azaltabileceği tahminleri yapılmaktadır. Bu durumda mevcut santrallerimizin işletme dönemi verimlilikleri ve risk azaltıcı tedbirleri oldukça önem arz etmektedir.
Bir rüzgâr santrali yapılırken temel olarak aşağıdaki risk kriterleri söz konusudur;
- Yatırım riskleri
- İnşaat/montaj dönemi riskleri
- İşletme dönemi riskleri
- Hava olayları kaynaklı riskler
- Pazar/ülke riskleri
Bu riskleri tek tek ele alacak olursak;
-
Yatırım riski
Yatırım kaynaklı olan riskler başlangıçta en önemli ve yatırımcıya endişe uyandıran risktir.
Bu riski küçültmek için tedarikçinin aracı olarak sağlayacağı ECA teminatı ve tedarikçinin ülke ihracat kredileri ile bu parametre minimize edilmektedir. Bir başka deyişle “Export Credit Agency – ECA” denilen bu kuruluşlar verilen kredileri sigorta ederek faiz oranlarını piyasaya göre oldukça aşağı çekilebilmektedir. Bu da yatırımcıyı finansal olarak oldukça rahatlatmaktadır.
-
İnşaat dönemi riskleri
Kredi riskleri azaldıktan sonra artık inşaat dönemine geçilince yatırımcının riskleri iki türlü şekilde azaltılabilir.
- Yapılan sözleşmeler
- İnşaat/Montaj Bütün Riskler (All Risk) – CAR/EAR sigortaları
Tedarik, taşeron sözleşmeleri maddeleri çok detaylı bir şekilde müzakere edilmeli, açıkta kalan riskler ise CAR/EAR sigortaları ile teminat altına alınmalıdır.
Burada öncelikle yatırımcı kendini sigorta teminatları ile korumalı, taşeronlarından da benzer poliçeleri istemeli ve bu poliçeleri detaylı bir şekilde incelemelidir.
-
İşletme dönemi riskleri
Rüzgâr santrali devreye alındıktan sonra, türbin ve elektrik işletme işleri ile yatırımcı yoğun bir çalışma ortamında on yıllar boyunca baş başa kalacaktır. Bu yüzden işletme dönemi servis bakım sözleşmeleri detaylı bir şekilde profesyonellerce incelenmeli ve sözleşme bu riskleri azaltacak şekilde biçimlenmelidir. Bu sözleşmelerden arta kalan riskler ise işletme dönemi sigorta poliçeleri ile yine teminat altına alınmalıdır.
İşletme döneminde servis bakım sözleşmeleri genelde parça garantili olmaktadır. Ancak bazı sözleşmelerde bunun olmadığını görebilmekteyiz. Bu, sigorta poliçesine ilerleyen yıllarda büyük yük getirmekte ve prim oranlarını oldukça yükseltip bazı durumlarda sahayı sigortalanamaz hale getirebilmektedir. Bu uç durumda ise saha doğal afet risklerine açık hale gelmekte ve teminat dışında kalabilmektedir.
-
Hava olayları kaynaklı riskler
Rüzgâr santralleri rüzgârın doğası gereği belirsizliklerle dolu bir işletme süreci geçirecektir. Hava olaylarının uzun vadedeki tahmin edilemezliğinin yatırımcıyı ister istemez üretim kaynaklı ciro riski ile karşı karşıya bırakması oldukça muhtemeldir. Yatırım öncesi yapılan detaylı mikro konuşlandırma raporları olsa da, yine de bu risklerden var olmaya devam edecektir.
Bu riskleri azaltmak için son yıllarda yaygınlaşmaya başlayan parametrik sigorta bir çözüm imkânı sunabilmekte, hava olayları kaynaklı üretim ciro kayıpları bu sigorta ile teminat altına alınmaktadır. Yatırıcılara ve hatta kredi kuruluşlarına bu sigortayı yaptırmalarını şiddetle tavsiye etmekteyiz.
-
Pazar/ülke riskleri
Yatırımcıyı, özellikle de yabancı yatırımcıları etkileyen, yatırım kararı alınmasındaki en önemli parametre pazar/ülke riskleridir. Ülkenin siyasi ve ekonomik durumu her zaman yatırımcı tarafından irdelenmekte, çeşitli kuruluşlar tarafından hazırlanan ülke ekonomik görünüm raporları incelenmektedir. Yatırımcı doğal olarak her zaman kendini güvence altında görmek isteyecektir. Bu da çeşitli mekanizmalarla sağlanabilmektedir. Burada devletin yenilenebilir enerji ile ilgili bir kanunun olması, teşvik mekanizmaları, makul ekonomik göstergeler yatırımcıyı cesaretlendiren öğelerdir.
Alım garantisi (FiT) belli bir süre boyunca pazar riskini ortadan kaldırmaktadır. Bu en önemli ve yaygın yatırım çekme yöntemidir.
Siyasi riskler ise politik risk sigortaları ile bazı durumlarda çözülebilmektedir. Ancak ülkenin de risk kriterleri kabul edilebilir değerlerde olmalıdır.
Tüm bu bahsettiğimiz riskler ve çözümleri karasal rüzgar santralleri için geçerliydi. Dünyada son yıllarda hızla artan denizüstü rüzgâr santralleri (DRES) için de bu riskleri genişletebilir, özellikle denizcilik sektörü kaynaklı risklerden bahsedebiliriz. Bu konular için de teminatlar mevcuttur. Başka bir yazımızda bu risklerden ve çözümlerinden bahsedebiliriz.
Tüm yatırımcılarımıza rüzgârı bol kazançları bol zamanlar dilerim.
Saygılarımla.