Yarım asra dayanan tecrübesiyle makine, maden, çimento ve enerjinin birçok alanına yönelik üretim gerçekleştiren GİMAS Girgin Makina, makine imalatındaki katma değerli üretim başarısına rüzgar enerjisinde de devam ediyor. Rüzgar enerjisinde fren grupları ile başlayan üretim sürecine şu anda ana mekanik motor bölümündeki rotor ve stator üretimiyle devam eden GİMAS Girgin Makina, rüzgar enerjisine yönelik üretimini her geçen gün artırıyor. Genel olarak türbin ve jeneratör parçalarını üreten firma, deniz üstü rüzgar enerjisinde floating (yüzer) rüzgar türbinlerine yönelik bir üretim için tesis kurmayı planlıyor.
Firmanın üretim hikayesi, rüzgar enerjisindeki faaliyetleri ve hedefleri üzerine röportaj gerçekleştirdiğimiz GİMAS Girgin Makina Proje Müdürü Emir Şamil Girgin, ayrıntıları Rüzgar Enerjisi Dergisi’yle paylaşıyor. Deniz üstü rüzgar enerjisine yönelik tesis kurma planlarını dergimize değerlendiren firmanın
3. kuşak yöneticisi Girgin, bu tesiste 3.000 tonluk floating grubunun yüzen alt parçasını üretmeyi hedeflediklerini dile getiriyor.
Genç bir yönetici olarak sizleri tanıyabilir miyiz? İş hayatına giriş hikayeniz nasıl başladı?
Gimas – Girgin Makina’daki çalışma hayatıma 9 yaşında, radyal matkapla delik delerek başladım. Firmamızın birçok alanında üretimin içinde yer alarak kaynak, kaynak temizliği gibi işler yaptım. Yaşım biraz daha büyüdüğünde ve fiziki olarak daha elverişli hale geldiğimde bakım bölümüne geçtim.
Bu alanda CNC tezgahların, universal tornaların, çap tornaların kısaca tüm ekipmanların bakım-onarım işlerinde görev aldım. Bakım-onarımda edindiğim bilgi birikimle beraber bir proje yöneticisinin yanında da çalıştıktan sonra, 20 yaşında ilk kendi projemi devraldım. Şu anda da GİMAS Girgin Makina Proje Müdürü olarak görev yapıyorum.
Makine imalatında küresel ölçekte bir marka haline gelen firmanızın kuruluş hikayesinden bahsedebilir misiniz?
Dedem Şamil Girgin tarafından kurulan ve 1976 yılında İzmir Ödemiş’te yer alan 54m2’lik bir alanda üretime başlayan fir- mamız, kısa zamanda büyüyerek Menemen’deki 4.000m2’lik yerine geçiyor ve burada çelik konstrüksiyon ve basınçlı kap üretimi yapıyor. Basınçlı kap imalatı ile büyüyen firmamız, 1991 yılında OSB’deki ilk parselini alıyor ve dedemin kişisel tecrübeleriyle edindiği rafineriye yönelik aksamları da burada üretmeye başlıyor.Daha sonra Termik Santral ve Çimento Sektörüne ait önce seperatör kısımlarıyla başlayan üretimimiz, daha sonra diğer aksamlarında üretimini başarı ile devam ettirip sonunda bir bütün değirmen üretmeye başlıyoruz. Ürettiğimiz değirmenlerle Afrika’dan Brezilya’ya kadar dünyanın her yerine ulaşıyor ve alanında lider markalardan biri haline geliyoruz.
Dünyanın beton santrallere doyması, sektördeki üretimin yedek parça ihtiyacına gerilemesiyle başladığımız hidroelektrik sektörüne yönelik üretimimize, Milli Hidroelektrik Santrali (Milhes, Kepez Barajı) Projesi ile ilk yerli ve milli francis türbin çarkının üretimiyle başlıyoruz ve Yusufeli Barajı gibi birçok önemli projenin türbin, türbin aksamları, baraj kapakları gibi mekanik aksamlarının üretimine devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçte de rüzgar enerjisine girişimiz başlıyor. Bugün itibarıyla stok alanlarıyla birlikte 85.000 metrekare içerisinde üretim yapan gimas, 500 milimetre çaptan 17 metre çapa kadar dikey tornalama, 500 mm çaptan 4 metre ve 19 metre boya kadar yatay tornalama, 2 ton tabla kapasitesinden 130 ton tabla kapasitene kadar 5 eksen işleme kapasitesine sahiptir. Bu alanda Türkiye’deki birçok ilke sahip firmamız, her geçen gün bu yatırımları yapmaya devam ediyor.
Rüzgar enerjisine yönelik üretiminizden bahsedebilir misiniz?
Fren grupları gibi küçük aksamlarla başladığımız rüzgar enerjisi sektörüne yönelik üretimimizde; şu anda jenaratör bölümündeki rotor, stator ve taşıyıcı kolların üretimini yapıyoruz. Genel olarak türbin ve jeneratör parçaları olarak sınıflandırabileceğimiz rüzgar enerjisine yönelik üretimimiz her yıl artarak devam ediyor. Sektörde önünü görebilen az firmalardan biriyiz ve önümüzdeki 3 yıl için üretim hattımız dolu durumda.
Rüzgar enerjisinde, deniz üstü floating (yüzer) rüzgar türbinlerine yönelik üretim için bir tesis kurma planımız var. İnşallah 4 sene sonra Çandarlı’da yapılacak olan OSB’de yer alacak bu tesiste faaliyet göstereceğiz.
Deniz üstü rüzgar enerjisine yönelik kurmayı planladığınız tesisten bahsedebilir misiniz?
Çandarlı Bölgesi’ndeki liman arazisinde İZKA’nın önderliğinde rüzgar enerjisine yönelik bir Organize Sanayi Bölgesi kurulması hedefleniyor. Gimas Girgin Makine olarak bu OSB’den yaklaşık 200-250.000 metrekarelik bir yer talebimiz oldu. Deniz üstü rüzgara yönelik yatırım yapmayı planladığımız bu tesisteki hedefimiz, yaklaşık 4.000 tonluk floating grubunun yüzen alt parçasını üretmek.
Deniz üstü rüzgara yönelik yatırımlar için erken olduğu eleştirileri var. Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu alanda kişisel görüşüme kalsa, üretime Çandarlı’daki OSB’yi beklemeden 4 sene sonra değil, bugün itibarıyla başlanmasının Türkiye’ye büyük katkısının olacağını düşünüyorum.
Deniz üstü rüzgar enerjisinde öne çıkmak için hangi adımlar atılmalı?
Genel olarak küresel ölçekte offshore’nin içinde olan ve bu alana üretim gerçekleştiren çok az firma var. Fakat bu işleri yapar ve müşterilere elimizdeki olanağı sunarsak, başlayabiliriz. Offshore’nin mantığı yüzen petrol platformu mantığıdır ve bu alanda dünyanın en büyük markaları, küresel ölçekte düzenlenen fuarlara katılmaya başladı. Bu fuarlardaki izlenimlerim, deniz üstü rüzgar enerjisinde çırak, kalfa ve usta olarak nitelendirilebilecek yüzlerce firmanın olduğu: Elinde hiçbir ürün olmayan ama işin tüm matematiğine yönelik testleri yapmış proje şirketleri; bir tane offshore floating prototipi üreten kalfa şirketler ve usta olarak görülebilecek floatingi ve kulesini suya indirmiş, test etmiş ve buna yönelik yatırımlarını tamamlayıp seri imalata geçmiş usta firmalar. Benim buradaki düşüncem, müşteriyle araya bir floating firmasının girmemesi adına, bu firmalardan birinin satın alınması. Türkiye’nin ve İzmir’in bu alanda en büyük üreticilerden biri olmasını hedefliyorsak, ortada yabancı bir aracı firmanın olmaması gerekiyor.
Eklemek istedikleriniz…
Türkiye’nin rüzgar konusunda çok ciddi noktalara geleceği ve İzmir’in de bu alanda bir üs bölge haline geleceği kaçınılmaz; çünkü hem İzmir’in stratejik önemi hem rüzgardaki potansiyeli hem de bu alanda yetişmiş insan gücü bulunuyor. Bunun yanı sıra, bu sektörde yapılan işler çok büyük ve haliyle yatırımlar da büyük oluyor. Sanayiciye, işletme sermayesinde belirli krediler için esneklik sağlanması şart.