SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’nin birlikte düzenledikleri “Düşük karbonlu ve dirençli bir geleceğe yatırım yapmak: Türkiye için fırsatlar toplantısı” İstanbul’da, yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Etkinliğe, SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman ile OECD Çevre Direktörlüğü Direktör Yardımcısı Anthony Cox ev sahipliği yaptı.
Sürdürülebilir kalkınma hedefleri için 6,3 trilyon dolar
Etkinliğin açış konuşmalarından ilkini OECD Çevre Direktör Yardımcısı Anthony Cox yaptı. OECD olarak 36 sanayileşmiş ülkeyi temsil ettiklerini belirten Cox, OECD tarafından hazırlanan “İklime Yatırım, Büyümeye Yatırım“ raporunu katılımcılara sundu. Başarılı bir enerji dönüşümünün makro ekonomik faydalarını gösteren OECD’nin bu çalışması, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu G20 ülkelerinin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine; ekonomik büyüme, rekabetçilik ve refah artışı ile eşzamanlı nasıl ulaşacağını anlatıyor. Bunun yanı sıra kısa ve orta vadede büyümeyi destekleyecek mali ve yapısal reformları ele alıyor.
Raporda “Doğru politikalar ve teşvikler, özellikle de tutarlı iklim politikasıyla birlikte güçlü mali ve yapısal reformlar uygulamaya konulduğunda, hükümetler bir yandan iklim değişikliği riskini ciddi ölçüde azaltacak büyümeyi yakalarken, diğer yandan da ekonominin kısa vadede gelişmesi, yeni istihdam alanları ve çevre kalitesiyle ilgili faydalar sağlayabilir” denilirken, Anthony Cox şunları belirtti:
“İklim değişikliğiyle mücadelenin kalkınma politikalarına entegre edilmesi, ekonomiye yük olmanın tersine, önemli ölçüde olumlu sonuçlar doğuracaktır. Küresel ısınmayı 2 derecenin altına çekmeyi hedefleyen ‘kararlı dönüşüm’, G20 ülkeleri genelinde mevcut politikaların devam ettirilmesi halinde, 2050 yılına gelindiğinde uzun vadeli GSYİH’yı ortalama yüzde 2,8 oranında artırabilir. İklimin yaratacağı olumsuz etkileri en aza indirmenin olumlu sonuçları hesaba katıldığında ise, GSYİH üzerindeki net etki yaklaşık yüzde 5’e çıkabilir.”
Rapora göre, sürdürülebilir ekonomik büyümenin şartlarından biri, önümüzdeki 10 yılda modern, akılcı ve temiz altyapıya yatırım yapılması. Küresel düzeyde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmak için 2030’a kadar yıllık ortalama 6,3 trilyon dolar değerinde altyapı yatırımı gerekiyor. Aynı dönemde yılda 0,6 trilyon dolar ek yatırım, tüm yatırımları iklimle mücadele için uyumlu hale getirebilir. Bu sayede büyüme, verimlilik ve çevre kalitesi yönünden kısa ve uzun vadede kazanımlar elde edilecek.
Önemli olan istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme
Etkinlikteki ikinci açış konuşmasını ise SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman yaptı. Hızlı nüfus artışı ve ekonomik büyüme nedeniyle Türkiye’nin enerji talebinin arttığına dikkat çeken Hakman, şunları söyledi:
“Günümüzde Türkiye’nin birincil enerji arzının dörtte üçü ithal kaynaklardan sağlanıyor. Öte yandan, Türkiye çok büyük bir yenilenebilir ve enerji verimliliği potansiyeline sahip. Düşük karbonlu ve dirençli bir geleceğe yatırım yapılarak hem yerel kaynaklar harekete geçirilebilir hem enerji arz güvenliği kuvvetlendirilebilir, ticaret daha dengeli hale getirilebilir, yeni ekonomik faaliyet alanları ve istihdamda artış sağlanabilir. Ayrıca bu, çevre kalitesinin iyileştirilmesine de fayda sağlayacaktır.”
Önemli olanın istikrarlı ve sürdürülebilir büyüme olduğunu vurgulayan Hakman rapora işaret ederek, ekonomik büyümenin desteklenmesi ve verimliliğin artması için dünyayı yüksek karbonlu bir geleceğe mahkûm etmemek gerektiğinin altını çizdi.
Sürdürülebilir ekonomik büyüme vurgusu
Toplantıda daha sonra söz alan isim TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkan Yardımcısı Arkın Akbay oldu. İklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğuna vurgu yapan Akbay, meselenin sosyal ve ekonomik risklerine dikkat çekti. OECD raporlarına da atıfla sürdürülebilir kalkınma ve ekonomik büyümenin önemine vurgu yapan Akbay, TÜSİAD’ın bu alandaki çalışmaları hakkında bilgi verdi.
“288 yenilenebilir enerji santraline finansal destek sağladık”
Ardından söz alan Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aygen ise iklim değişikliğinin ana sebebinin insanlığın değişen yaşam şekilleri olduğunu belirtti. Dünyada genel bir refah artışı olduğunu belirten Aygen, bunun da farklı yaşam biçimleri ortaya çıkarıp, ivmeli bir talep baskısı yarattığını belirtti. Küresel iklim finansmanına ayrılan kaynakların yıllık bazda karşılaştırmasını sunan Aygen, bunun 1 buçuk derece hedefi için yeterli olmadığını vurguladı. TSKB’nin iklim finansmanı çalışmalarıyla ilgili bilgiler veren Aygen, 288 yenilenebilir enerji projesine finansal destek sağladıklarını belirtti.
Kilit rol finans sektöründe
Toplantıda daha sonra, “Türkiye Enerji Sektöründeki İş Fırsatlarını Yakalamak İçin Finansmanı Olanakları” başlıklı oturuma geçildi.
Oturumu SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın yönetirken, Dünya Bankası Kıdemli Türkiye Enerji Sektör Yöneticisi Yeşim Akçollu, 2050 Pathways Platform İcra Direktörü Richard Baron, EBRD Ülke Başkan Vekili Şule Topçu Kılıç, TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Nurşen Numanoğlu ile Garanti Yatırım Kurumsal Finansman Yöneticisi Ahmet Tohma kunuşmacılar arasında yer aldı.
Oturumu yöneten SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Değer Saygın şu değerlendirmelerde bulundu:
“Enerji sektörünün dönüşümü için gerekecek ilave yatırımlardan gelen kazanç ve faydalar, dönüşümün maliyetinden daha fazla. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği için yapılacak yatırımlar kadar altyapı yatırımları da önemli. Bunun yanı sıra yenilikçi yaklaşımlara da yatırımın bugün başlaması önemli, çünkü yeni çözümlerin hayata geçmesi uzun vadeli bir süreç. Tüm bu yatırımların gerçekleşmesi için de yenilikçi ve daha etkili finansman araçlarına ihtiyaç duyacağız.”
TÜSİAD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Nurşen Numanoğlu konuşmasında 2017 yılında yayımladıkları Tutum Belgesi’ne atıfla başladı ve burada düşük karbon vurgusu yapıldığına dikkat çekti. Enerji de dışa bağımlı bir ülke olduğumuzu vurgulayan Numanoğlu, bu noktada yenilenebilirin ve enerji verimliliğinin önemine dikkat çekti.
Karbonsuzlaştırılmış ekonomi
2050 Pathways Platform İcra Direktörü Richard Baron ise 2050 yılı için kimi OECD ülkelerinde ilan edilmiş olan sıfır karbon hedefine ulaşmanın kolay olmadığını vurguladı. Karbonsuzlaştırılmış bir ekonomi için mali politikanın da buna uygun olması gerektiğini vurgulayan Baron, karbon yoğun ticaret yapan ülkelerdeki geçişin de hassasiyetle planlanması gerektiğini belirtti.
Ardından söz alana Dünya Bankası Kıdemli Türkiye Enerji Sektör Yöneticisi Yeşim Akçollu ise düşük karbon hedeflerinin tutturulabilmesi için 2030 yılına kadar 90 trilyon dolar kaynak gereksinimi olduğunu öngördüklerini belirtti. Dünya Bankası’nın Türkiye’deki finansman çalışmalarına ilişkin bilgi veren Akçollu, piyasa bazlı yatırımlara dair açıklamalarda bulundu.
283 özel sektör projesine finansman sağladıklarını belirten EBRD Ülke Başkan Vekili Şule Topçu Kılıç ise enerjide Türkiye’nini genel bir fotoğrafını sundu. Potansiyelin yüksek ancak yenilenebilir payının düşük olduğuna vurgu yapan Kılıç, finansman açısındansa ülke olarak ciddi bir sorun yaşanmadığını belirtti.
Oturumda son olarak Garanti Yatırım Kurumsal Finansman Yöneticisi Ahmet Tohma söz aldı. Türkiye’de son 10 yılda 45 milyar dolar elektik üretimi yatırımı yapıldığını belirten Tohma, doğalgazın elektrik üretimindeki payının yüzde 50’den yüzde 30’a gerilediğini belirtti. Kuruluşlarının enerji yatırımlarıyla ilgili bilgiler veren Ahmet Tohma, önümüzdeki 10 yılda rüzgâr ve güneş için 20-22 megavatlık kurulu gücün hizmete girmemesi için hiçbir sebep yok değerlendirmesinde bulundu.
Etkinlik, OECD Çevre Direktörlüğü Direktör Yardımcısı Anthony Cox’un kapanış konuşmasıyla sona erdi.