Türkiye Rüzgar Sektörü: Canlı bir iç pazara ihtiyacımız var 

Editör
Türkiye Rüzgar Sektörü: Canlı bir iç pazara ihtiyacımız var 

“Türkiye’nin bölgesel istikrarla birlikte bir güç haline gelmesini bekliyoruz”

  • Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi TÜREK@home paneller dizisinin sonuncusu, 28 Temmuz 2021 Çarşamba günü, rüzgar sektöründe Türkiye tedarik zincirinin değerlendirildiği Türkiye Tedarik Zincirine Genel Bakış” konulu oturumla gerçekleştirildi.

 

  • Nükleer Düzenleme Kurumu Teknik Başkan Yardımcısı Dr. Oğuz Can’ın moderatörlüğünde düzenlenen panele, Ateş Çelik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, TPI Composites EMEA ve Hindistan Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar, Siemens Gamesa EMEA Satınalma Yöneticisi Necmettin Aslan, DowAksa CCO’su Tamer Bozacı ve Aselsan Ulaşım ve Enerji Sistemleri Program Direktörü Günay Şimşek panelist olarak katıldı. Oturumda sektörün büyümesini sürdürmesi için canlı bir iç pazara ihtiyaç olduğu ve her yıl en az 1.500 MW yeni kurulu güç gerçekleştirilmesi gerektiği mesajı öne çıktı.

Rüzgar enerjisi alanında küresel ve bölgesel politikaların, tedarik zinciri Ar-Ge potansiyeli, AB Yeşil Mutabakatı’nın rüzgar enerjisi üzerinde etkilerinin ve sektörün İzmir Çandarlı’da beklenen liman gibi lojistik ihtiyaçlarının detaylı olarak masaya yatırıldığı TÜREK@home toplantısında sektörün her yıl ortalama 1.500 MW’lık bir büyümeyi gerçekleştirebilmesi için bütüncül bir yaklaşıma ihtiyaç duyduğu vurgulandı. Toplantıda sektörün yetişen yeni insan kaynağını istihdam etmeye hazır ve istekli olduğu da tüm konuşmacılar tarafından dile getirildi.

“Canlı bir iç pazara ihtiyacımız var”

Üretim rakamlarının Türkiye rüzgar tedarik zincirinde yeterli kuvvete sahip olduğunu net olarak ortaya koyduğunu belirten Ateş Çelik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mahmut Güldoğan, Türkiye’nin artık küresel tedarik zincirinin bir aktörü olduğunun altını çizdi. Emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar, Süveyş’teki gemi kazası, Covid-19 gibi zorluklar içinde dahi sektörün çok sağlam durduğuna vurgu yapan Güldoğan, rüzgarda küresel ve yurt içinde güçlü yapılanmış kurumlar olmasının en karamsar tabloda bile rüzgarın önünün açık olmasını sağladığına dikkat çekti. Sektörde son zamanlarda yaşanan gelişmelerin ve AB Yeşil Mutabakatı gibi uygulamaların sadece iklimle mücadele değil bir ekonomik dönüşüm anlamına da geldiğini belirten Mahmut Güldoğan, “Biz Ateş Çelik olarak hem Türkiye’de hem de global rüzgar tedarik zincirinde önemli bir aktör haline gelme gayretindeyiz. Bu hem motive edici hem zorlayıcı. Çin de dahil olmak üzere Amerika, Orta Doğu, Asya Pasifik ve Avrupa gibi tüm pazarlara ekipman gönderiyoruz. Teknoloji ve rekabetin gittiği yeri sürekli analiz edip aksiyon almamız gerek. Canlı bir iç pazar ihtiyacımız var. Her ne kadar bu yıl 1.500 MW yeni kurulu geçecek olsak da bunun 2030’a kadar böyle devam edeceğini söylemek çok iyimser olur. Her yıl 1.500 MW yapsak dahi İspanya’nın gerisinde kalırız. Bunu kabul etmemeliyiz. Bizim üretim kapasitemiz 5.000 MW iken asgari 1.500 MW’ı mutlaka sağlamamız gerek” tespitinde bulundu. Güldoğan ayrıca, kule üreticilerinin teşviklere dahil edilmesini arzu ettiklerini de dile getirdi.

“Offshore tarafına da bakmamız gerek”

Türkiye’deki yolculuklarının 2012’de başladığını ve bugün 4.200 çalışanla yarım milyar dolar ciroyu aştıklarını belirten TPI Composites EMEA ve Hindistan Başkan Yardımcısı Gökhan Serdar da Covid-19’un en büyük getirisinin iklim değişikliği konusunda gerçek bir farkındalık sağlamak olduğuna vurgu yaptı. “Yeşil Mutabakat güzel bir örnek. Bu ciddi bir fırsat. Rüzgar sektörü adına, insanlık adına da bu açıdan çok mutluyum” diyen Serdar, büyük fırsatlar gördüklerini de kaydetti. Elektrikli araçların artmasının da yeşil enerji adına ciddi bir fırsat olduğunu dile getiren Serdar “Bu roket kalktığında biz tedarik sektörü olarak ne kadar hazır oluruz ona bakmalıyız” mesajı verdi. Deniz üstü rüzgar potansiyelinin de çok hızlı geliştiğini belirten Serdar, bu alanda 2020’de 6 GW olan kurulu gücün 2030’da 33 GW’a kadar çıkmasının beklendiğini, bunun da tedarik zincirinde büyüme anlamına geldiğini vurguladı. Serdar, bu anlamda İzmir Çandarlı’daki limanla ilgili gelişmeleri yakından takip ettiklerinin ve burada hem deniz üstü hem de karasal rüzgar enerjisi alanında bir ihtisas bölgesi kurulmasının büyük faydası olacağının altını çizdi.

“Beklentimiz Türkiye’nin bölgede bir güç haline gelmesi”

Rüzgar tedarik zinciri alanında iş güvenliği konusunu ele alan Siemens Gamesa EMEA Satın alma Yöneticisi Necmettin Aslan da “Çalışanlarımızın yaptıkları işlerden sonra ailelerine sağlıkla dönmeleri ve ayrıca çevreye etkilerimizi minimize ederek karbon nötr olmak en önemli önceliklerimizden. Sektörün büyümesine baktığımızda YEKDEM’in kaldıraç etkisini çok net hissettik. Ayrıca Siemens Gamesa olarak Türkiye’de Ar-Ge’yi de çok önemsiyoruz. Diğer küresel Ar-Ge merkezleriyle paralel çalışan Ar-Ge merkezimizde şu an 75 kişi çalışıyor ve patent başvurularımız devam ediyor.” Covid-19 sonrası pazarların çok daha hızlı büyüyeceğini düşündüklerini belirten Aslan, TÜREB gibi STK’ların varlığına sektör olarak ihtiyaç duyulduğunu, rekabet oldukça sektörün büyüyeceğini ve büyümeye çalışan pazarda devletimizin desteğine her zaman ihtiyaç olduğunu değerlendirmesinde bulundu.

“Yeni trendler hızlı gelişiyor”

Yeni trendlerin çok hızlı geliştiği ve Türkiye olarak bu hıza yetişilmesinin şart gerekliliğini vurgulayan DowAksa CCO’su Tamer Bozacı ise “Teknoloji hızla gelişiyor, kendi içinde büyüyen ve gelişen rüzgar enerjisi sektörü odak noktamızda. Yeni teknolojilere yatırımlarımızı artırmamız, hedeflerimiz açısından önemli. Herkes kendi payına düşen kısımda hedeflerini artırmalı. Tüm bunların yanı sıra geri kazanım ve geri kullanım işlerine de yönelmemiz lazım” tespiti yaptı.

“Yerlileşme en önemli gündemimiz”

Panelin konuşmacılarından Aselsan Ulaşım ve Enerji Sistemleri Program Direktörü Günay Şimşek Aselsan olarak ‘yerlileşme’ konusunun en önemli gündemleri olduğunu belirtirken rüzgar alanında Türkiye’den milli bir marka çıkarmak amacıyla EÜAŞ’la birlikte Alaçatı’da ömrünü tamamlamış türbinleri değiştirmek için 10 milyon dolarlık bütçe ayırdıklarını belirtti. Yerlilik bilinci ve Ar-Ge merkezi için yılda 5 milyon dolardan fazla yatırım yaptıklarını vurgulayan Şimşek, “YEKA’nın yerlilik kıstasını fazlasıyla karşılıyoruz. Geleceğe yönelik YEKA yatırımlarımıza ağırlık vermeyi hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

Bu Makaleyi Paylaş
By Editör
Türkiye'nin alanında en özel yayınlara sahip medya grubu MONETA'nın sektörel dergi ve portallarının yönetimine katkıda bulunmaktayım. MONETA bünyesinde yeni nesil yayıncılık anlayışıyla içerik yönetimini geliştirmeye devam ediyoruz.
Yorum Yap