Enerji sektörünün Türkiye ve dünyadaki son durumu hakkında açıklamalarda bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, dünyanın 1. küresel enerji krizinin ortasında olduğunu ve bu krizin en kötü zamanlarının henüz yaşanmamış olabileceğini dile getirdi. Bu olumsuz durumların yenilenebilir enerjiye geçişi hızlandırdığını ve Türkiye’nin muazzam bir potansiyeli olduğunu kaydeden Birol, tüm dünyada bugüne kadar gerçekleştirilmiş rüzgar kurulu gücü 800 GW iken, 5 yıl içinde bu rakamın 1.600 GW’a kadar çıkacağını ve Türkiye yenilenebilir enerji kapasitesinin önümüzdeki 5 yılda yüzde 60 büyüyeceğini söyledi. ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan sonra, temiz enerjideki en büyük atılımı gerçekleştirmek için önemli bir kanun üzerinde çalıştığını açıklayan Birol, AB’nin de lisanslama ve izin verme prosedürlerinde süreyi 3’te 1’e indirecek yönetmeliği çıkarma arifesinde olduğunu vurgulayarak, ayrıntıları paylaştı.
Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) tarafından düzenlenen TÜREB 2022 Yıl Sonu Özel Değerlendirme Toplantısı’nda, rüzgar enerjisinin Türkiye ve dünyadaki son durumu hakkında değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol, tüm enerji sektörüyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Herkesin gündeminde ve her şeyin eksininde Ukrayna’daki savaşın olduğunu belirten Birol, “24 Şubat itibarıyla dünyadaki politik, ekonomik ve enerji denklemi yeniden tanımlanmaya başladı: Bu tarih itibarıyla tüm dünya 1. küresel enerji krizine girdi ve şu anda bu krizinin ortasındayız. Henüz enerji krizindeki en kötü zamanları yaşamamış olabiliriz” dedi.
Dünyanın şimdiye dek bu kadar derin ve bu kadar kompleks bir enerji kriziyle henüz hiç karşılaşmadığını vurgulayan Birol, “Ülkeler arası gruplaşmalar oluşuyor, yeni ittifaklar kuruluyor, eski ittifaklar gözden geçiriliyor. Ekonomik olarak, dünyanın en güçlü ekonomilerinden biri olan ABD ve Avrupa, resesyona girdi girecek durumda. Esas mesela, dünyanın ekonomik büyümesinin ana itici gücü konumundaki gelişmekte olan ülkeler. Özellikle enerji ithalatçısı olan ülkeler, belki yıllarca sürecek bir dış borç girdabına girmek üzere” diye konuştu.
2022 dönüm noktası: Rüzgar enerjisi 5 yıl içinde bugüne kadar yapılanın 2 katına çıkacak
Tüm olumsuzlukların yenilenebilir enerjiyi hızlandırdığına dikkat çeken Fatih Birol, “Savaş, yeni politik ittifaklar, resesyonlar, dış borç girdapları gibi bu kadar olumsuz gelişmelerin ortasında mevcut global enerji krizinin aslında temiz ve güvenli enerjiye geçişte katalizör ve hızlandırıcı bir rolü olduğunu görüyoruz. Yani temiz enerji teknolojilerinin tamamında çok ciddi bir canlanma ve büyüme var” dedi.
Yenilenebilir enerjinin bütün dünyada çok hızlı bir şekilde büyüyeceğini ve 2022 yılının bunun için bir dönün noktası olduğunu dile getiren Fatih Birol, “Ülkelerin ve projelerin 5 yıllık sürecine baktığımızda, 2025 yılında yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi dünyada ilk defa kömürü geçerek 1 numara olmaya başlıyor. Bu, dünya için son derece önemli bir haber” dedi. Büyümenin büyük bir kısmının güneşten olduğunu, rüzgarda da harika bir büyüme öngördüklerini belirten Birol, “Dünyada bugüne kadar gerçekleştirilmiş rüzgar kurulu gücü 800 GW iken, 5 yıl içinde 2027 yılında bu rakamın 1.600 GW’a kadar çıkmasını öngörüyoruz. Bunun da büyük bir çoğunluğu kara rüzgarları fakat deniz üstü rüzgarında giderek güçlendiğini görüyoruz. Dünyanın hemen hemen her yerinde bu büyümeyi görmek mümkün. Türkiye yenilenebilir enerji kapasitesinin önümüzdeki 5 yılda yüzde 60 büyüyeceğini düşünüyoruz. Bu büyümenin başını güneş ve rüzgar çekiyor” ifadelerini kullandı.
Yenilenebilir enerjideki büyümenin 4 ana nedeni
Yenilenebilir enerjideki büyümenin 4 ana nedeni olduğunu kaydeden Birol, bu nedenleri şu ifadelerle açıkladı: “Enerji arz güvenliğinin önemli bir konu haline gelmesi; fosil yakıt fiyatlarının yüksek olması ve gelecekte de yüksek olacağının öngörülmesi; ABD, Avrupa, Japonya, Çin ve Hindistan’da yeni teşvik yasalarının çıkarılarak milyar dolarlarca paranın bu alanlara teşvik için kullanılması ve geçmişte birinci olan iklim değişikliğiyle mücadele.”
Paris İklim Anlaşması’ndan sonra temiz enerjideki en büyük adımlar atılıyor
Yenilenebilir enerjideki büyümenin 4 ana nedeninden biri olarak açıkladığı ülkelerin yeni teşvik yasalarını, “Paris İklim Anlaşması’ndan sonra temiz enerjideki en büyük adımlar” olarak nitelendiren IEA Başkanı Fatih Birol, “Birçok ülke mevcut kriz karşısında geleceğe yönelik uzun vadeli ciddi temiz enerji sanayisi politikaları geliştiriyor. Örneğin, ABD’deki enflasyon azaltma kanunu diye adlandırılan; fakat özünde yenilenebilir ve diğer temiz enerji teknolojilerinin şimdiye kadar görülmemiş şekilde sübvansiyon, vergi muafiyetleri tanıyan ve orada birçok yenilenebilir enerji teknolojilerinin eksponansiyel bir şekilde büyümesini sağlayacak son derece cömert bir kanun. Bence bu kanun temiz enerji ve iklim değişikliği açısından bakıldığında 2015 yılında Paris Antlaşması’ndan sonra temiz enerji konusundaki en önemli adımdır. Bu, aynı zamanda temiz enerji teknolojilerinin ABD içerisinde üretilmesini de teşvik eden bir kanun. Aynı şekilde AB de buna benzer bir kanun üzerinde çalışıyor. Japonya ise geçtiğimiz günlerde Japonya’nın yeşil dönümü olarak milyar dolarlık bir strateji açıkladı. Japonya’daki düzenleme de yeşil enerjiyi destekleyen ve onlara çok ciddi vergi muafiyetleri sağlayan bir kanun” açıklamasında bulundu.
AB’de lisanslama ve izin verme prosedürlerinde süre 3’te 1’e inecek
Ülkelerin yenilenebilir enerji yatırımlarının önündeki engelleri aşmak için önemli adımlar attığına dikkat çeken Birol, Almanya’da uygulanan çözüm ile lisanslama ve izin verme prosedürlerinin 3’te 1’e indiğini aktardı.
Almanya’da uygulanan çözümün tüm AB’de uygulanacağına vurgu yapan Birol, “Yenilenebilir enerji sanayisinde tüm dünyada en büyük sorunlardan bir tanesi lisanslama ve izin verme prosedürlerinin uzun sürmesi. Enerji güvenliğinin bu kadar önemli bir hale gelmesinden sonra Almanya, bu ortalama süreyi aldığı kararla 3’te 1’e indirdi. Yani 30 ay sürüyorsa 10 aya düşüyor. Şimdi AB, üye ülkelerin hepsinin kanunlarının üzerinde bir yönetmelik çıkararak, bunun acil bir tedbir olarak 27 AB ülkesinin uygulamasını isteyecek. Bunu da Rusya doğal gazına olan bağımlılığı azaltmak için yapıyorlar. Bu, yenilenebilir enerji projelerinin kangreni haline gelen çok uzun süren lisanslama ve izin verme konusunda bürokratik prosedürleri azaltmak adına son derece önemli” ifadelerini kullandı.
Türkiye için fırsat: Dünya yenilenebilir enerji tedarik zincirini çeşitlendirmek istiyor
Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki potansiyelinin muazzam olduğunu, kapasite artırımı dışında tedarik zincirinde sanayi olarak güçlü ve öncü olmak için avantajları olduğunu söyleyen Fatih Birol, tedarik zincirinde sanayi olarak güçlü olmak için zamanlanın güzel olduğuna vurgu yaptı. Kamunun yenilenebilir enerjiyi hem kanun hem de finansal açıdan desteklemesi için 2 güzel neden olduğuna değinen Birol, “Bu neden biri, yenilenebilir enerjideki büyümenin tüm dünyada çok fazla olması. İkincisi, birçok ülke Rusya-Ukrayna savaşından sonra, enerji arz güvenliğinde tek bir ülkeye bağlı olunmaması gerektiğini gördü. Şu anda, güneş tedarik zincirinin %93 Çin’de. Bunun için ülkeler mevcut tedarik zincirlerini çeşitlendirerek, tek bir ülkeye olan bağımlılıklarını azaltmaya çalışıyor. Türkiye’nin de bu açıdan önemli avantajları var. Ülke olarak otomotiv sektöründen gelen önemli tecrübelerimiz var. Türkiye’de bunun hem sanayi hem de kamu açısından önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Bu fırsatı yakalamak, yapılacak olan çalışmalara bağlı” dedi. Birol, “Türkiye’nin yenilenebilir açıdan çok şanslı olduğunu biliyoruz. Tedarik zincirlerinde sanayi olarak gelişerek bu fırsattan faydalanabilir ve ülkelerin tedarik zincirini çeşitlendirme girişimlerine alternatif olabiliriz. Temiz enerjiden elde edilen hidrojen konusunda da adımlar atılabilir” ifadelerini kullandı.
Güneş ve rüzgardan elde edilen hidrojen 5 yılda 1.000 misli büyüyecek
Hidrojen enerjisinde çok ciddi bir hızlanma göreceğimizi dile getiren IEA Başkanı Fatih Birol, açıklamasına şöyle devam etti: “Hidrojen enerjisindeki yatırımlar, projeler, stratejiler çok ciddi bir artışı gösteriyor. Burada da temiz hidrojen önemli olacak. Birçok ülke ticaret anlaşmaları yaparak hidrojen temin etmeye çalışıyor. Hidrojende ciddi bir atılım olması gündemde ve burada da hem güneşten hem de rüzgardan elde edilen hidrojen son derece önemli olacak. Yapılan projelere baktığımız zaman dünyadaki yenilenebilir enerjiye bağlı hidrojenin 5 yıl içerisinde 1.000 misli büyüyeceğini görüyoruz. Türkiye’de de hem güneş hem rüzgarda muazzam bir potansiyelimiz var. Bu hidrojen projeleriyle geliştirilirse, Türkiye için burada da potansiyel olduğunu düşünüyorum.”