WindEurope İcra Kurulu Başkanı Giles Dickson’la özel bir telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Sorularımızı yanıtlayan Dickson, dünya piyasalarını ve pandeminin etkilerini değerlendirirken, Türkiye’ye ilişkin de çarpıcı açıklamalar yaptı.
Sizi dünyanın tanınmış enerji organizasyonu WindEurope’un icra kurulu başkanı olarak oldukça iyi tanıyoruz. Yine de Türk okurlarımız için kuruluşunuzdan bahseder misiniz?
WindEurope, rüzgar endüstrisinin sesidir. Avrupa’da ve dünya çapında rüzgar enerjisini aktif olarak teşvik etmektedir. WindEurope; uluslararası politika, iletişim, araştırma ve analizleri aktif olarak koordine eder. Ayrıca sektördeki en iyi ağ ve eğitim fırsatlarını sunarak üyelerin gelişimleri için gereksinimlerini ve ihtiyaçlarını desteklemek üzere çeşitli hizmetler sunuyoruz.
Covid-19 virüsünün pandemik durumu tüm dünyayı etkiledi ve üretim-sermaye ilişkilerini kökten değiştirecek izlenimi uyandırıyor. Enerji, bu değişime öncülük edecek sektör gibi görünüyor. Avrupa’da rüzgar enerjisi bağlamındaki mevcut durum nedir?
Fabrika sahalarının çoğu açık, çalışır durumda. Fakat 19 tanesi kapalı, bunlar da İspanya ve İtalya’dalar. Bu fabrikalar kanat, dişli kutuları ve transformatör üretimini içeriyor. Kısaca, fabrika sahalarının çoğu açık kalıyor, ancak onları kısıtlıyoruz. Şimdi, fabrikalarımızdaki durum bu. Rüzgar santrallerindeki operasyonlara bakarsak, işletme ve bakım hizmetleri devam ediyor. Açıkçası, güncel hükümet rehberlerine uyuyoruz
Sektörün normalleşmesi için bir zaman çizelgesi ve beklenti var mı?
Hükümetler, Avrupa’daki rüzgar santrallerinin işletilmesi ve bakımını gerekli olmayan hizmet olarak değerlendiriyorlar. Bu nedenle, işletme ve bakım için işçileri rüzgar santrallerine yerleştirmemize izin verdiler. Güncel sağlık ve güvenlik rehberine gerçekten uyuyoruz. İşletme ve bakım faaliyetinin doğru insanları doğru yerlere götürmek için lojistik zorluklarla karşı karşıya olduğunu da söylüyoruz; ve bu işçileri, vinçleri kapsamaktadır. Dolayısıyla, işletme ve bakım konusunda bazı lojistik zorluklar vardır. Şimdi, önemli bir etki gördüğümüz yer rüzgar santrallerinin inşaat sahaları. Rüzgar santrallerinin inşası önemli bir hizmet olarak görülmemektedir.
Yani, genellikle durduruldular mı?
Durdurulmadılar, ancak malzemelerin ve insanların hareketinin kısıtlanmasından etkileniyorlar. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, büyük bir coğrafya ama tek bir ülke olan Türkiye’den farklı olarak, Avrupa’da ulusal sınırları olan birçok ülke vardır. İnşaat faaliyetleri ise malların, bileşenlerin ve sınırların ulusal sınırlar ötesine taşınmasını içerir. Ve bu şu anda tüm Avrupa’da, Kıta Avrupası’nda önemli ölçüde kısıtlanmıştır.
Çünkü birçok farklı mevzuat ve kısıtlamalar uygulanıyor.
Doğru. Ülkelerde şimdiye kadar yapılan seyahat ve hareket kısıtlamaları, yeni inşaat projeleri için mal sevkiyatını da içeriyor. Onlar büyük ölçüde etkilenecekler. Yeni rüzgar santrallerinin 2020’de tamamlanmasında önemli bir düşüş bekliyoruz.
Önemli olan şu ki, Avrupa’daki hükümetler rüzgar santrali projelerindeki düşüşü anlıyor ve bu nedenle rüzgar santrali geliştiricilerine proje geliştirmek için daha uzun zaman veriyorlar. Ve rüzgar çiftliklerinin işletmeye alınması için son tarihleri uzatıyorlar.
Ortalama bir zaman gecikmesi ve projelerin uzatılmasından bahsedebilir miyiz?
Size bazı örnekler vereceğim. Polonya, ürünün tamamlanması üzerine ek süre verdi. Fransa, projelere ilave süre ekleneceğini söyledi. Henüz ne kadar ekleneceğini açıklamadılar. Ancak, “son başvuru tarihini uzatmak için her türlü talebi anlayışla karşılıyoruz” dediler. Komşunuz olan Yunanistan, bu yıl Haziran ayına kadar tamamlanması beklenen projeler için son teslim süresini 6 ay uzattı. Mart ayı için rüzgar projesi terminleri bulunan İspanya, “son teslim tarihini askıya aldık” dedi. Almanya da teslim tarihlerini uzattı, Avusturya da öyle. Ancak, Türk hükümetinin 31 Aralık’tan bu yana, halen yapım aşamasında olan çok sayıda proje için herhangi bir uzatma koymadığını biliyorum.
Evet, aslında Türkiye’deki projelerle ilgili durum bu. Projelere herhangi bir uzatma veya kesinti gelmedi. Çalışma devam ediyor. Bazı kısıtlamalar getirildi, ancak projeleri içermiyorlar. İşler ve projeler aynı şekilde devam ediyor. Bazı yaş aralıkları, bazı dükkânlar, mağazalar için kısıtlamalar ve maske tavsiyeleri olmuştu.
Tamam, çok iyi, projeler devam ediyor. Ama elbette, her yerde, her ülkede bazı kısıtlamalar olacak. Avrupa Rüzgar Endüstrisi Türkiye’de bu projelerin geliştirilmesinde büyük bir rol oynamıştır ve Türk hükümetinin bu projelerin tamamlanması için son tarihleri henüz uzatmamasından çok büyük zarar görmektedir. Türk hükümetine Avrupa’daki diğer tüm hükümetlerin örneklerine uyması için şiddetle çağrıda bulunuyoruz. Ya son tarihi uzatmamız gerekiyor ya son tarihi uzatmamız gerekiyor, bu kadar. Proje bitiş tarihi uzatması istediğimiz her hükümet bize proje bitiş tarihi uzatması sağladı.
Ama Türk hükümeti uzatmadı öyle mi?
Ve Türk hükümetinin uzatmaması da son derecede yoksunluktur. Türk hükümetinin son tarihi uzatmaması felaket olacaktır. Türk hükümetini bu konuda Kıta Avrupası’ndaki hükümet örneklerine uymaya şiddetle davet ediyoruz. Bu basit, ortak bir gerçektir.
Projeler için son başvuru sürelerinin uzatılması dışında, Türkiye piyasası için değerlendirmeleriniz nelerdir?
WindEurope olarak çok uzun zamandır Türkiye’deki rüzgar enerjisi konusunda çok olumluyuz. Her şeyden önce, Türkiye’de çok önemli bir birikimin potansiyeli işlevsel bir şekilde görülebiliyor. Ayrıca Türkiye’de kıyı rüzgarı potansiyeline de inanıyoruz. Rüzgar enerjisinin işlevselliği için çok yararlı bir destek olan rüzgar enerjisinin Türkiye sınırlarına genişletilmesinin desteklenmesi uzun zamandır memnuniyetle karşılandı. Avrupa rüzgâr enerjisinin Türkiye’deki son teslim tarihlerinin uzatılması için siyasi desteği memnuniyetle karşılarız. Aslında konu bu son teslim tarihidir. Diğer ülkelerin örneğini takip etmezlerse, Avrupa rüzgar endüstrisinin Türkiye pazarındaki gelişimini önemli ölçüde zayıflatacaktır.
Ekonomik bakımdan, dünyadaki pandeminin ardından yenilenebilir enerjiye bir kayma olacağını söyleyebilir miyiz?
Kısa vadede zorluklar ve konuştuğumuz konular mevcut. Uzun vadede, hükümetlerin yenilenebilir enerjiye geçişinin çok daha önemli olduğu anlayışı güçlenecektir. Her şeyden önce, enerji geçişinin hızlandırılması Avrupa’da istihdam yaratmanın çok iyi bir yoludur ve bu yol ekonomik açından çok kullanışlıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları iş açısından zengindir, uygulanmaya hazırdır, hızlı bir şekilde geliştirilir ve bu nedenle mükemmel hızlı gelir kaynaklarıdır. Ve bazı insanlar petrol fiyatlarındaki düşüşün etkisi hakkında konuşuyor. Daha fazla insan petrol piyasasında volatilitenin yüksek olduğunu görüyor. Ve cazibesi olan da ucuz, istikrarlı fiyatlar ki bunu da rüzgar enerjisi şimdi sunuyor.
Petrol fiyatlarındaki dalgalanma, diğer denge gruplarını etkileyecek mi? Özellikle petrol ithalat-ihracatına bağlı olarak bazı finansal gruplar için. Dalgalanma esnasında talepler öngörülemez şekilde etkilenecektir. Ve belki de yakın gelecekte, bu finansal grupların bazıları dünya ekonomisinden kaybolacak. Bu argüman sizce mantıklı mı?
Dünyanın dört bir yanındaki farklı hükümetler üzerindeki etkisi, kalan birkaç petrol ihraç eden ülke için çok önemli olacak. İhracat gelirleri ve bunun hükümet gelirleri üzerindeki etkileri etkilenecektir. Petrol ithal eden ülkeler eskisinden daha az ödeyecek. Burada gördüğümüz dalgalanma kimsenin yararına değil. Ve bu da lokal rüzgar santralleri için büyük fırsatları beraberinde getiriyor.
Yenilenebilir Enerjide Türk Kadınları Grubu (TWRE) adında çok aktif bir kadın platformu var. Bu platform, toplumsal cinsiyet eşitliği ve enerji sektöründe kadınların istihdamı için olağanüstü çaba göstermektedir. Endüstri profesyonellerinden oluşan bu grubu biliyor musunuz? WindEurope çatısı altında benzer bir yapı var mı? Endüstride cinsiyet eşitliği ve işe alım hakkında neler söylemek istersiniz?
Avrupa Komisyonu, 2050 yılına kadar karbon nötr olma konusunda açık bir taahhütte bulundu. AB Yeşil Anlaşması, modern tarihin en iddialı geçiş projelerinden biridir. Her türlü eğitim altyapısı için yeni ve çeşitli iş fırsatları yaratacak; mühendislik, mekânsal planlama, şebeke yönetimi, araştırma ve geliştirme bunlardan sadece birkaçı. Bu proje, cinsiyet, ırk ve milliyetten bağımsız olarak Avrupa’nın en yetenekli ve hırslı zihinlerine ihtiyaç duyuyor. Tüm genç kadınları katılmaya teşvik ediyorum ve aktif olarak kadınları rüzgarda çalışmaya teşvik eden platformlar gördüğüm için mutluyum.
Röportaj ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Çok memnun oldum.
Ben de bu röportajdan mutluluk duydum, teşekkür ederim.