2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu, 8.11.1983 tarih ve 18215 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanun; kamu yararı söz konusu olan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların bedelinin belirlenmesi, kim tarafından nasıl ve hangi süreçlerden geçerek kamulaştırılacağı veya idareler arası taşınmaz malların devir işlemlerinin usul ve yöntemlerini düzenlemektedir.
Burada en kritik kavram ‘Kamu Yararı’dır. Kavram, Anayasamızda 8 farklı maddede geçmektedir. Konumuz itibarıyla kamu yararı ile ilgili olarak en önemli maddeler 35. ve 46. maddelerdir. “Madde 35 – Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” ve “Madde 46 – (Değişik: 3/10/2001-4709/18 md.) Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararınıngerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Kamulaştırmanın 3 farklı yöntemi olduğunu belirtmek isteriz. Bunlardan ilki 8. madde kapsamına göre satın alma usulü, ikincisi 10. maddeye göre kamulaştırma ve diğeri ise 27. maddeye göre kamulaştırma. 27. Madde acele kamulaştırmaesaslarını belirtmektedir. 27. maddede; “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece 7 gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.
Ülkemiz son yıllarda, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini artırmıştır. Tüm kaynaklardan oluşan toplam kurulu gücümüz 104 bin MW’ı geçmiş ve rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle enerjisinin payı 24.746 MW’a ulaşmıştır. Özellikle yenilenebilir enerji yatırımlarında en çok tartışılan ve hatta iptaline yönelik davalar açılan konu, kamulaştırma veya acele kamulaştırma kararlarıdır. Yukarıda arz ettiğimiz üzere kamulaştırma kararının en önemli dayanağı kamu yararının mevcudiyetidir.
Kamulaştırma kararının iptali istemli açılan davalarda, Danıştay’ın artık birçok kararında “Öte yandan, Ülkemizin enerji açığı değerlendirildiğinde, dava konusu olayda olduğu gibi Devlet adına lisans verilmek suretiyle yapılan enerji yatırımlarında kamulaştırma ile ilgili diğer hususların yerine getirilmiş olması koşuluyla acelelik halinin bulunduğu da tartışmasızdır.” ifadeleri kullanılarak davalı idare lehine kararlar verildiği bilinmektedir.
Yine Danıştay’ın bir kararında; “Dava konusu işlem ile enerji üretiminde kamu yararı görülmüş ve en kısa sürede enerji üretimine geçilmesinin acelelik hali oluşturması sebebiyle davaya konu taşınmazın acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir. Öte yandan, Ülkemizin enerji açığı değerlendirildiğinde, dava konusu olayda olduğu gibi Devlet adına lisans verilmek suretiyle yapılan enerji yatırımlarında kamulaştırma ile ilgili diğer hususların yerine getirilmiş olması koşuluyla acelelik halinin bulunduğu da tartışmasızdır. Bu durumda; davaya konu güneş enerji santralinin kurulması ve bu suretle en kısa sürede elektrik üretiminin sağlanması amacıyla yapılacak kamulaştırmada acelelik halinin bulunduğu sonucuna varıldığından, enerji yatırımının bir an önce yapılabilmesi maksadıyla taşınmaza el konulmasına imkan veren dava konusu Cumhurbaşkanı kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.” denilmiştir.
Sonuç olarak değerlendirdiğimizde; kamulaştırma süreci zor, uzun ve oldukça hassas bir süreç olarak karşımıza çıkmakta. Yüksek yargı kararları artık enerji yatırımlarını kamu yararı kavramı içerisinde değerlendirmektedir. Bu süreci başarıyla tamamlayabilmek sadece mevzuata uygun hareket etmekle değil, taşınmaz maliklerine, yapılacak yatırımın neden ve nasıl kamu yararı taşıdığını iyi anlatabilmekle mümkündür.